Mahkemece dayanak ilamın kesinleşme tarihi mahkemesinden sorularak, kamulaştırma bedelinin arttırılması ilamlarında olduğu gibi, kamulaştırmasız elatma ilamlarında da ilamın kesinleştiği tarihe kadar geçen dönem için ilam uyarınca yasal faiz, kesinleşme tarihinden sonraki dönem için ise, 17.10.2001 tarihinde yürürlüğe giren 4709 sayılı Kanunla değişik Anayasa'nın 46/son maddesi hükmü uyarınca, kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanması gerektiği düşünülerek, şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
İcra mahkemesince verilen kararlar, kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemekle birlikte, aynı takip dosyası nedeniyle, aynı taraflar arasında ve aynı konuda daha önce verilen icra mahkemesi kararları, kesinleşmek koşuluyla sonraki şikayet yönünden birbirlerine karşı kesin hüküm teşkil edeceğinden derdestlik itirazı yönünden gerekli araştırma yapılarak karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu belediye tarafından "şikayete konu vekalet ücreti alacağının çek ile alacaklı vekiline ödendiği" ileri sürüldüğüne göre, İcra hukuk mahkemesince, bu husus dava dosyasında mevcut tahakkuk müzekkeresi ve verile emri dikkate alınarak, yöntemine uygun şekilde araştırılıp, gerektiğinde borçlu belediye kayıtları celp edilerek incelenmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken bu hususlar araştırılmadan hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece, söz konusu ilam ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un, 3678 sayılı Yasa ile değişik 4/a maddesi nazara alınarak, Devlet Bankaları'nın takip konusu yabancı paraya fiilen uyguladığı en yüksek faiz oranlarının, ilgili Bankaların Genel Müdürlükleri'nden sorularak tespiti ile bu oranlar esas alınarak faiz hesabı yapılmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken, bu gereklilik yerine getirilmeksizin ve talep aşılarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Mahkemece yapılacak işin, tarafların bildirdikleri bankalardan hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde bankalarca mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranının sorulması, hakkın doğum tarihinden itibaren takip tarihine kadar istenebilecek faiz miktarının bilirkişiye hesaplattırılması şeklinde olması gerekeceği, Merkez Bankası tarafından bildirilen faiz oranları fiilen uygulanan değil, uygulanması muhtemel olan en yüksek mevduat faiz oranlarını göstermekte olduğundan buna göre hesap yapılmasının doğru olmadığı-
Takip dayanağı ilamda kamulaştırmasız el atma bedeli ve ecrimisil miktarına hangi tarihten itibaren faiz işletileceğine hükmedilmediği, anılan alacak kalemlerinin tahsili için başlatılan ilamlı takipte ise dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edildiği anlaşılmakta olup, ilamın infazı için de kesinleşmesine gerek bulunmadığından, tüm alacak kalemleri için karar tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğinden, mahkemece karar tarihi ile takip tarihleri arasında yasal faiz talep edilebileceği nazara alınarak, birikmiş faiz alacağının kısmen iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Takibe dayanak ilamda davacı boşanma davası açılması sebebi ile ayrı yaşama hakkına dayanmamış, boşanma davasından önce haklı sebeplerle ayrı yaşama hakkına dayanarak tedbir nafakası isteminde bulunmuş olup TMK. mad. 197 uyarınca ayrı yaşamakta haklılık nedeninden kaynaklanan bağımsız tedbir nafakası davası kabul edilerek tedbir nafakasına hükmedildiği ve bu ilam TMK. mad. 169 gereğince verilmiş tedbir niteliği taşımadığı için anılan ilamdaki tedbir nafakasının boşanma ilamının kesinleşmesi ile yoksulluk nafakasına dönüşmesinin de söz konusu olmadığı- Bu nafakanın hüküm altına alınmasından sonra, boşanma ilamının kesinleşmesinin ise tedbir nafakasına ilişkin anılan ilamı bertaraf etmeyeceği- Mahkemece, TMK. mad. 197 gereğince, ayrı yaşamakta haklılık nedenine dayanan tedbir nafakasının süresiz olduğu gözetilerek şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği-
Takibe dayanak mahkeme kararının hüküm bölümünde “.kira bedelinin...1.400,00 TL olarak tespitine” karar verildiği, likit bir miktarın ödenmesi yönünde eda hükmünün oluşturulmadığı, bu durumda ilamın kesinleşmesi halinde yargılama giderleri ve vekalet ücreti kalemlerin istenebilmesi dışında icra yolu ile infazının da mümkün olmadığı, borçlunun istemi ilama aykırılığı içermekte ve ilama aykırılık şikayeti kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemece icra emrinde istenen asıl alacak ve faizine ilişkin miktarlar için icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekeceği- Kira tespitine konu ilam kesinleşmeden eda hükmü içeren yargılama gideri ve vekalet ücreti de takibe konulamaz ise de borçlunun bu kalemleri temyiz konusu yapmadığı ve anılan aykırılık kamu düzenine ilişkin olmadığından, bu hususun bozma nedeni yapılmadığı-
Takip dayanağı ilamda hükmedilen jestiyon primi dışındaki alacak kalemleri yönünden borçlunun temyiz itirazları Yargıtay'ca reddedilmiş olup bu alacaklar kesinleşmiş olduğundan, icra müdürlüğünce bozma kapsamı dışında kalan alacaklar yönünden takibe devam edilmesinin yerinde olduğunun kabulü gerekeceği, o halde mahkemece, bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen jestiyon alacağı haricindeki alacak kısmı yönünden takibin devamının mümkün olduğu nazara alınarak, şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Takibin iptaline dair icra mahkemesi kararının infazı için kesinleşmesi zorunlu olmadığından, alacaklının kendisine ödenen parayı iade etmesi gerektiği-