Alacaklı tarafından, borçlu aleyhine aile mahkemesinin nafaka ilamına dayalı olarak tedbir nafakası (kesinleşme sonrası yoksulluk nafakası olmak suretiyle) alacağının tahsili için ilamlı takip başlatıldığı, takibin kesinleşmesinden sonra, alacaklının nafaka arttırım talebi nedeni ile yine aile mahkemesi tarafından verilen ilamı ile anılan nafakanın arttırılmasına hükmolunarak, aylık artırılan miktardaki yoksulluk nafakasının borçludan tahsiline karar verildiği ve borçluya aynı takip dosyası üzerinden icra emri gönderildiği, fakat; borçlunun; "her ay düzenli ve eksiksiz ödeme yaptığı, anılan icra emrinde fazla hesaplanan nafaka bedeli olduğu" şikayeti ile anılan ikinci icra emrinin iptalini talep ettiği, mahkemece; bilirkişi raporu hükme esas alınarak; şikayetin kısmen kabul ve kısmen reddine, düzenlenen icra emrinde fazladan talep edilen miktar yönünden iptali ile takibin toplam ... TL yönünden devamına ve fazlaya ilişkin talebin reddine" hükmolunduğu görülmekle, mahkemece, öncelikle; tarafların sunmuş oldukları tüm delillerin (banka dekontları ve sair yazılı belgeler), anılan mahkeme ilamları ve takip dosyasının da birlikte değerlendirilmesi ile "nafaka alacağının arttırılmasına kadar yapılmış ödemelerin ayrı olarak tespiti" ve ortaya çıkan sonuç ile iptali istenen icra emrinde yazılı nafaka alacağının uyuşup uyuşmadığının belirlenmesi ile gerektiğinde bilirkişiden ek rapor istenmesi ile oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerektiği-
Alacaklılar tarafından ibraz edilen tasarrufun iptali ilamı kapsamında alacaklıların haciz taleplerinin değerlendirilmesi ve taşınmazın tapu kaydının iptali ve tesciline ilişkin hükmün bulunmadığı, haciz yetkisi verilen tasarrufunun iptali ilamının icrası için kesinleşmesinin gerekli olmadığı düşünülerek haciz talebinin reddine ilişkin şikayette sonuca gidilmesi gerektiği- Kararın temyiz edilmesinden sonra şikayetçiler davadan feragat ettiğinden, davadan feragat hakkında mahkemesince bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği-
Takibe dayanak yapılan yerel mahkemenin ilamının, tapu iptal ve tescil davasına ilişkin olup 6100 Sayılı HMK'nin 367/2. maddesi gereğince kesinleşmeden takibe konulamayacağı-
Birden fazla takip dosyasına ilişkin itirazın iptali konulu takibe dayanak ilamda hükmedilen icra inkar tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden kurulan hükmün on sekiz adet ayrı takip dosyası için bölünebilir nitelikte bulunmadığı, bu alacak kalemlerinin bütün takip dosyaları için ayrı ayrı miktarlar belirtilmeden tek kalemde hüküm altına alındığı, bu nedenle önceki takip dosyaları üzerinden takibe devamla infazının mümkün olmadığı gözetildiğinde, alacaklı tarafından bu alacak kalemleri yönünden müstakil takip yapılmasında herhangi bir usulsüzlük bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece, şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Yerel mahkemenin takibe konu ilamı, kira bedelinin tespitine ilişkin olup yargılama gideri ve vekalet ücreti dışında eda hükmü içermediğinden, bu tespit ilamına dayanılarak takibe konu kira alacaklarının talep edilmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından, mahkemece, dayanak ilamın takibe konu kira alacakları yönünden eda hükmü içermediği nazara alınarak, şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
6352 sayılı K. mad. 58. ile değişik 2577 s. K. mad. 28/2 uyarınca, idareye yazılı başvuruda bulunarak, alacağının ödenmesinin talep edilmesi, 30 günlük kanuni bekleme süresinden sonra ödeme yapılmaması halinde icra takibi başlatması gerektiği- Bu hüküm kamu düzeni ile ilgili olduğundan, bu konuda idarenin süresiz şikayete başvurabileceği-
Borçluya karşı tasarrufun iptaline ilişkin ilamın ferilerine ilişkin alacak kalemlerini, asıl takip dosyası üzerinden gerektiğinde ek takip talebi ile tahsilinin mümkün olduğu, ayrı bir takibe konu edilmesi usul ekonomisine aykırı olduğundan, bu kalemler yönünden ayrıca başlatılan takibin iptali gerektiği-
Mahkemece, icra emrinde iki borçlunun bulunduğu ve şikayetçi borçlunun asıl alacak miktarının 7.089,08 TL'sinden diğer borçlu şirketle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu nazara alınarak icra emrinin, sadece şikayetçi borçlu hakkında fazla talep edilen kısım yönünden düzeltilmesi ile yetinilmesi gerekeceği-
06/06/2012 tarihi itibariyle SGK aleyhine başlatılmış bir takip bulunmadığı, takibe dayanak ilamın bozulması üzerine verilen yeni karara dayanılarak 05/01/2016 tarihinde SGK aleyhine de takip yapılmasının istenildiği ve şikayet eden kuruma icra emri çıkartıldığı ancak 05/01/2016 tarihinden önce kuruma herhangi bir başvurunun bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece, şikayetin kabulü ile Sosyal Güvenlik Kurumu yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İlamda hüküm altına alınan iştirak nafakasının alacaklısının, müşterek çocuk olmayıp, velayet hakkı kendisine verilen eş olduğu- Velayet hakkı küçüğün reşit olması ile sona ereceğinden, bu tarihte iştirak nafakasının da sona ereceği, ancak çocuğun reşit olduğu tarihe kadar ödenmeyerek biriken nafaka alacağı bulunduğu takdirde, velayet hakkı kendisine verilmiş olan eş tarafından çocuğun reşit olduğu tarihten sonra da bu alacağın takibe konu edilerek ödenmesi istenebileceği-