Aile ve şahsın hukuku ile ilgili hükümlerin kesinleşmedikçe takibe konu edilemeyeceği, ayrıca, boşanma kararının "eklentisi" olan yoksulluk, iştirak nafakası, maddi-manevi tazminat, yargılama gideri ve vekalet ücreti de aynı kurala tabi olup, icra takibine konu edilebilmesi için boşanma hükmünün kesinleşmesi gerekeceği-
Takibe dayanak yapılan yerel mahkemenin vermiş olduğu kararının başlığında, davacının (takip alacaklısı), davalının .............. Motorlu Araçlar Petrol...Ltd. Şti. olarak gösterildiği, ilamın hüküm fıkralarında ise, belirlenen işçi alacaklarının, vekalet ücretinin ve yargılama giderinin, davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verildiği görülmekte olup söz konusu ilamda, şikayetçi taraf olarak gösterilmediği gibi, aleyhinde hüküm de bulunmadığından, mahkemece, açıklanan nedenlerle borçlunun şikayetinin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, şikayetçi borçlu ve ilam borçlusu şirket hakkında başlatılan takiplerin birleştirilmesi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İlamların infaz edilecek kısmının hüküm bölümü olduğu, diğer bir anlatımla hüküm içeriğinin aynen infazının zorunlu olduğu, ilamın infaz edilecek kısmının yorum yoluyla belirlenemeyeceği, bu nedenle hüküm fıkrasının hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde açıkça yazılmasının zorunlu olduğu-
Mahkemece, öncelikle hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, takip konusu borcun kalmadığı ve fazla hesaplanan faizin ne şekilde alacak kalemlerinden çıkartılması gerektiği açıklanmak suretiyle, HMK’nin 297. maddesine uygun olarak, her türlü tereddütten uzak, açık ve net bir şekilde hüküm kurularak şikayetin kabulü ve anılan işlemin iptali gerekirken; infazda tereddüde yol açacak şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İcra takibinin dayanağı olan ilam Kooperatif Genel Kurulunun toplantıya çağırılması hususunda izin verilmesine ilişkin olup ilamın bir eda hükmünü içermediğinin anlaşıldığı, dayanak ilamda verilen iznin içeriğinin sınırlı yetkili icra mahkemesince yorum yoluyla belirlenemeyeceği-
Mahkemece duruşma açılarak tarafların bildireceği bankalardan mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranları sorulmak suretiyle bilirkişiden rapor alınarak nete çevrilmiş alacaklar ile bunlara uygulanacak faiz oranlarının tespiti ile ,bilirkişi raporu doğrultusunda ilamdaki alacak miktarlarından yasal kesintiler düşülerek nete dönüştürülen asıl alacak miktarları yönünden takibin devamına ve fazla talep edilen kısmın iptaline karar verilmesi gerekirken, infazda tereddüt oluşturacak şekilde yeniden düzenlenecek icra emrinin bilirkişi raporuna göre tanzimine şeklinde tesis edilen hükmün isabetsiz olduğu-
Mahkemece, ilam ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un, 3678 Sayılı Yasa ile değişik 4/a maddesi nazara alınarak, Devlet Bankalarının takip konusu yabancı paraya fiilen uyguladığı en yüksek faiz oranlarının, ilgili bankalar genel müdürlüklerinden sorularak tespiti ile bu oranlar esas alınarak faiz hesabı yapılıp sonuca gidilmesi gerekirken, bilirkişinin TCMB'ye bildirilen faiz oranlarına göre yaptığı hesaplama kabul edilerek hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece, tarafların bildirdikleri bankalardan faiz oranları istenerek dosya arasına alındığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda en yüksek banka mevduat faizi oranı olarak Merkez Bankası'nın verdiği faiz oranlarının uygulandığının görüldüğü, Merkez Bankası'nca bildirilen oranlar, fiilen uygulanan değil, uygulanması muhtemel olan en yüksek mevduat faiz oranlarını göstermekte olduğundan bu oranın raporda esas alınmasının doğru olmadığı-
Raporda belirtilen ve iptali gerektiği bildirilen kısmın sadece 4.847,51-TL olmayıp raporun bütününde sair kalemlere ilişkin işletilen faizlerinde fazla talep edildiğinin bildirildiği görülmekle, raporun tamamı nazara alınmak suretiyle hükme elverişli olup olmadığının tespiti, elverişli olmadığının kabulü halinde Yargıtay denetimine elverişli şekilde yeni bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-