Tebligat Kanununun 35/I maddesine göre tebligat yapılabilmesi için, muhataba daha önce aynı adreste usulüne uygun olarak tebligat yapılmış olmasının zorunlu olduğu–
Tebligatın usulüne aykırı yapılmış olması halinde muhatabın tebligattan haberdar olmuş olması halinde, tebligatın muteber sayılacağı ve muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi sayılacağı–
‘Ödeme emrinin tebliğinin usulsüz olduğunu’ ileri süren borçlunun ayrıca takip konusu borca ve icra dairesinin yetkisine de itiraz etmiş olması halinde mahkemece öncelikle ‘ödeme emri tebligatı usulsüzlüğü’ hakkında inceleme yapması ve diğer itirazlar hakkında onun sonucuna göre karar vermesi gerekeceği–
Tebligatın usulsüz olarak yapılması halinde tebliğ işleminin mutlaka batıl olmayıp, tebliğ işleminin muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olacağı–
Muhatabın ‘adreste bulunmama nedeni’ sorulmuş ise de bu husus belirlenemediği gibi, tevziat saatinden sonra ‘muhatabın o adrese gelip gelmeyeceği’ de açıklanmamış olduğundan yapılan tebligat işleminin geçerli olmayacağı–
İcra mahkemesinin ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü kendiliğinden dikkate alamayacağı–
Tebligat, kişinin bilinen en son adresine yapılacağından, borçlunun takipten 7 yıl önceki adresine yapılan tebligat işleminin usulüne uygun sayılamayacağı–
Borçlu aleyhine yapılan takipte (açılan davada) gönderilen tebliğ evrakının ‘aynı adreste (çatı altında) birlikte oturan’ kızı, oğlu, eşi …… tebliğ edilmiş olması halinde, bu kişilerin borçlu ile aynı konutta oturup oturmadığı araştırılarak, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-