Borçlunun bilinen en son adresi ‘takipten 4 gün öncesine ait alacaklılara gönderdiği azilnamedeki yer’ olduğundan kendisine gönderilerek tebligatlarında bu adrese gönderilmesinde Tebligat Kanununa aykırılık bulunmadığı–
Tebligat Kanununun 17. maddesi gereğince ‘borçlunun sekreteri’ne yapılan tebligatın geçerli sayılacağı–
“Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğu”nu ileri sürerek şikayette bulunan borçlu bu iddiasının her türlü delille kanıtlayabileceğinden ve borçlu şikayetinde maddi vakalara dayanarak tebligatın usulsüzlüğünü ileri sürmüş olduğundan olayın özelliği ve şikayetin niteliği gereği, duruşma açılarak şikayetin sonuçlandırılması gerekeceği–
Borçluya yapılan tebligatta ‘muhatabın tebliği sırasında o yerde bulunmadığına’ dair bir kayıt yer almaması halinde, yapılan tebligatın usulsüz olacağı–
Tebligat Kanununun 17. maddesi gereğince işçiye yapılan tebligatın geçerli olabilmesi için, bu yerin ‘muhatabın devamlı olarak meslek veya sanatını icra ettiği bir yer olması’ gerekli olduğundan, muhatap adına, eşine ait işyerinde yapılan tebligatın geçersiz olacağı–
Muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edileceği’nden borçlu vekilinin dava dilekçesinde öğrenme tarihini belirtmemiş olması halinde en geç tebliğ işleminden dava tarihinde haberdar olduğunun kabulü gerekeceği–
Satış ilanın, borçlu ile birlikte oturmayan bekçiye tebliğ edilmiş olmasının, ihalenin feshine neden olacağı-