Murisin ölünceye, kadar tüm yaşamı boyunca hukuki ehliyete sahip olduğu, aklının başında ve yaptığı işlerin farkında olduğu; bunun yanında, murisin ölünceye kadar bakma sözleşmesini yapma amacının, yanında kaldığı, kendisine ve zeka özürlü diğer oğluna bakan davalıya bu hizmetleri karşılığı ve ölünceye kadar iyi bir şekilde bakımını temin etme amacıyla, bilerek ve isteyerek devretmek olduğu anlaşılmakta olduğundan murisin tasarruf ehliyetinin bulunmadığını gösteren hiçbir delil ve emare olmadığı, dolayısıyla ehliyetsizlik yönünden bir araştırma yapılmasının gerekmediği-
Kadastro tespit tarihi itibarıyla kazanmaya yeterli zilyetlik süresi dolmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tesis edilen enerji nakil hattı yönünden Kamulaştırma Kanunu'na eklenen geçici 6. madde hükümleri uyarınca işlem yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Fer'i müdahil, hangi tarafın yanında yer almış ise, kararı ancak onunla birlikte temyiz edebileceğinden karar taraflarca temyiz edilmediğinde fer'i müdahilin tek başına hükmü temyiz etme olanağı yoktur; ancak, kararın yalnız fer'i müdahil tarafından temyiz edilmesi halinde temyiz talebini inceleme yetkisinin yerel mahkemenin değil, Yargıtay 'ın ilgili Dairesine ait olacağı-
Davacıların, vasiyetnamenin yerine getirilmesini ve vasiyete konu olan yerlerin adlarına eşit hisselerle tapuya tescilini istedikleri davada hükmün, infazda tereddüte yer vermeyecek şekilde tapu ile ilgili bilgileri, kimin hissesinin iptal edilip, kimin adına tescile karar verildiğini gösterir açıklıkta olmasının gerekeceği-
Kötüniyet iddiasının bir def'i değil, itiraz olduğu; bu nedenle iddianın genişletilme yasağına tabi olmaksızın yargılamanın her aşamasında kötüniyet iddiasının ileri sürülebileceği-
Mevcut belge ve deliller ile ağırlıklı olarak bilirkişi ve tanık sözleri uyarınca dava konusu taşınmazın murislerine ait iken onların ölümü ile mirasçılar arasında yapılan rızai taksim sonucunda davacıya isabet ederek zilyetliğin davacıya devir ve teslim edildiğinin anlaşılmasına ve davanın Kadastro Mahkemesinde görülüyor olmasına göre davacının kendi adına tescil talep edebileceğine; sonuçta 3402 sayılı Kadastro Kanununun uygulanması yönünden ön sorun bulunmadığı-
Davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtay'ın yerleş­miş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek olmadığı-
Ölünceye kadar bakım akitlerinde akde aykırılık nedeniyle mahkemece verilen kararların, ilişkin bulunduğu da­vanın dayandığı vakıalar ve ait olduğu dönem için kesin hüküm oluşturacakları-
Miras bırakanın ölünceye kadar bakım akdiyle taşınmazı davalıya temlik ettiği ancak buna bağlı olarak infaz yapılarak bir sicil kaydının oluşmadığı, halen taşınmaz kaydının miras bırakan üzerinde olduğu sabit olup, sözleşme henüz sicile yansımadığından tapu iptal ve tescil davasının dinlenilmesine yasal olanak olmadığı-