O.lı tatbikatında vakfın; tek taraflı irade beyanıyla kurulan, yargılama sonucunda lüzumuna karar verilen, tescille hüküm ifade eden; konusu malum, muayyen ve dayanıklı bir malın, vakfedenin mülkiyetinden çıkarılıp özel ve tüzel kişilerin yararına, gayesine uygun bir biçimde mütevellilerince idare edilen hukuki müesseseler olarak tanımlandığı- O.lı döneminde kurulan bir vakfın yukarıdaki esaslar dairesinde kurulup kurulmadığının tespitinin ancak vakfın tüzüğü (vakfiye) ile belirlenebileceği- Dava konusu vakfın Padişah tarafından kurulmuş olmasının miri arazinin mülkiyet hakkının değil, tasarruf (yararlanma) hakkının belirli bir amaca tahsis edildiği kanaatini uyandırdığı, bu nedenle mülkiyet hakkı itibariyle gayri sahih vakıflardan olduğu, davacının böyle bir vakfın gelirinden istifade eden kişi olması dolayısıyla vakıf evladı olmasının düşünülemeyeceği-
2510 Sayılı İskan Kanunun 23/1.maddesi uyarınca defter veya kararların altı vali veya kaymakamlarca tasdik edilmesiyle temlikin gerçekleşeceği-
Konut yapı kooperatiflerinde kur'a çekimi ile mülkiyetin kooperatif üyelerine tescilsiz geçeceğinin kabul edilemeyeceği-
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1946 tarihli ilk orman kadastrosu ile 1980 yılında yapılıp 06.04.1981 tarihinde ilan edilerek dava tarihinden önce kesinleşen aplikasyon ve 1744 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2.madde uygulamasının bulunduğu, bu yer ile ilgili tapu kaydının iptal ve tesciline, zilyetliğin beyanlar hanesine yazılması istemine ilişkin davalarda 4127 sayılı Yasanın 1.maddesi ile değişik 2924 sayılı Yasanın 11.maddesi hükmünce araştırma yapılacağı-
Davacının bu talebine konu ayıpların kendi konu­tunda olmaması nedeniyle davacının bir süreye tabi olmadan bu ek­sikliğin giderilmesini istemesi mümkün olup, davacının talebine konu çatıdaki noksan aksamın tamamlanması, çatı kiremitlerinin aktarıl­ması, duvar arkası derenin yapımı ve çinko sıva eteğinin onarılması­na ilişkin masrafların davacı tarafından yapılmış olması halinde bun­ların istenebileceğinin kabulü ile yapılan masrafların denetlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmazın içinde bulunduğu imar uygulamasının idari yargıda iptal edildiği anlaşıldığından; kadastral kaydın ihyası ve tapudaki imar kaydının terkini için davacı Hazineye mehil verilmesinin, sonucuna göre, uyuşmazlığın çözümlenmesi yoluna gidilmesinin gerekeceği-
Satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davalarda, uzun yıllar süren yüksek enflasyon ve tarafların satış bedelini sözleşmede bilerek düşük göstermeleri ihtimali nazara alındığında taşınmazın değerinin dava tarihine göre belirlenmesinin gerekeceği, hakimin yapacağı keşifte dinleyeceği bilirkişilere taşınmazın değerini tespit ettireceği, tespit edilen bu değere göre hem mahkemenin görevinin tayin edileceği, hem de noksan harcın ikmal ettirileceği, bu durumda sözleşmeye müdahaleden de söz edilemeyeceği, kamu düzeninden olan bu hususun tarafların insiyatifine bırakılmadan, hakim tarafından resen yerine getirilmiş olacağı, Harçlar Kanununun 16.maddesinin de, müdahalenin meni, tescil ve tapu iptali gibi taşınmazın aynını ilgilendiren davalarda, taşınmazın değerinin esas alınacağını öngörerek görüşümüzü teyit ettiği harç kaybının da böylece önlenmiş olacağı-
Doğru hasma yöneltilmeden davanın sonuçlandırılmasının uygun görülemeyeceği-