Mahkeme kararının gerekçe bölümü ile hüküm sonucunun çelişkili olmasının, mahkeme kararlarının tereddüt doğurmayacak şekilde açık olması kuralına aykırılık oluşturacağı-
Mahkemece, C Blok zemin kat 1 no'lu dairenin talep hakkının doğup doğmadığının tespiti için D Blok imalatının yerinde keşif yapılarak bilirkişi marifetiyle belirlenmesi, C Blok 8 no'lu dairenin hak edilip edilmediğinin tespiti açısından ise ilgili belediye ile yazışma yapılarak, B Bloktaki projeye aykırılığın giderilip giderilemeyeceği sorulup, mümkün olduğunun anlaşılması halinde davacıya yetki ve yeterli süre verilerek yapı kullanma izin belgesi alması ve kat mülkiyetine geçilmesinin sağlanması, bu şartlar yerine getirildiğinde davalı yanın gecikme tazminatı ile eksik ve kusurlu işlerin giderilme bedeli nedeniyle alacaklı olduklarına dair savunması dikkate alınarak varsa bilirkişi incelemesi yoluyla bu alacakların tespit edilerek gerektiğinde tescili istenen kısım açısından birlikte ifa, tazminat talep edilen bölüm yönünden ise mahsup hususunun düşünülmesi ve bu yönde karar tesisi gerekeceği-
Mahkemece sözleşmedeki paylaşım oranı tespit ettirilerek, bu oran dahilinde yükleniciye isabet eden 2 no’lu bağımsız bölüm deposunun olması gereken alanı aşıp aşmadığı belirlenerek, varsa böyle bir alanın dava tarihindeki serbest piyasa rayici üzerinden bedeli bilirkişi marifetiyle hesaplatılıp, bu bedelden de karşı davacı arsa sahibi payına düşen miktar belirlenerek hüküm altına alınması gerekeceği-
Eldeki davanın tapu iptali tescil talebini içerdiği ve talebin şartlarının oluşup oluşmadığı, adı geçen diğer davanın sonucuna bağlı bulunduğundan bu dosyanın sonuçlanmasından sonra mevcut dosyadaki taleplerin değerlendirilmesi gerektiği üzerinde durulup, düşünülmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Mahkemece, yapılması gereken işin; davacının tapu malikleri aleyhine açtığı dava dosyalarının sonuçları beklenerek, davacının açtığı o davaların kabul edilmesi halinde, davacı yeniden tapu maliki sıfatını kazanacağından, bu dava ile davacının açtığı kök davanın birleştirilmesi sonrasında, işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar vermekten ibaret olduğu-
Davacı vekili, dava dilekçesinde davalı kooperatifteki hissenin müvekkili adına tespitini talep etmiş olmasına rağmen mahkemece, olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru olmadığı gibi, talep; davalı kooperatifteki hissenin de aidiyetine ilişkin olup bu durum davalı kooperatifi ilgilendirdiğinden, kooperatif aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesinin doğru görülmediği-
Gerek cüz'i miktardaki ayıpların bedeli nazara alınarak gerekse de dava konusu bağımsız bölümlerin arsa sahiplerinin teminatını oluşturması bakımından, dosya sonucunun beklenerek, o dosyada hükmedilmesi halinde verilecek bedelin ödenmesi kaydıyla ve ayıplı işlerin giderilme bedellerinin depo ettirilerek birlikte ifa şeklinde sonuca gidilerek uyuşmazlığın çözümü ile, her halükarda davacıların dava açılmasına neden olmadıkları gözden kaçırılmadan yargılama giderleriyle sorumlu tutulmaksızın bir sonuca varılması gerekeceği-
Davacılar vekilinin taleplerinin bir kısmı hakkında karar verilip, bir kısmı hakkında herhangi bir karar verilmemesinin doğru olmadığı-
Davacı, davalı tarafça vekalet görevi kötüye kullanılarak sözleşmede kararlaştırılan bağımsız bölümlerden daha değersiz olan bağımsız bölümün davacı adına tescil edildiğini iddia etmiş olup mahkemece, davacıya sözleşme gereği verilmesi gereken payların değeri ile adına tescil edilen bağımsız bölüm değeri karşılaştırılıp davacının vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiası yönünde uyuşmazlığın esası incelenerek sonucuna göre tazminat ve kira tazminatı istemleri yönünden bir karar verilmesi gerekirken, sadece yüzölçümlerinin karşılaştırılması suretiyle eksik inceleme ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Görevsizlik kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliği'nin 26. maddesi uyarınca, mahkemeye verilen ve gelen bütün evrağın hemen reis veya hakime sunulacağı, reis ve hakim tarafından havale olunduktan sonra evrağın kalem şefi ve muavinine verileceği, bu durumda mahkemece, sulh hukuk mahkemesinin görevsizlik kararının davacılar vekiline tebliğinden itibaren HUMK'nın 193. maddesince 10 günlük süre içerisinde, davacılar vekili tarafından tahrik dilekçesi verilip verilmediği, Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliği'nin anılan hükmü birlikte değerlendirilerek araştırılıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esasına girilerek, hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
