Ecrimisilin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali isteğine ilişkin açılan davada, TMK. mad. 705/1 gözetilerek davacıların pay temlik aldığı tarihe kadar 2381/2400 oranında ecrimisilin, bu tarihten sonrası için de tam pay gözetilmek suretiyle hesaplanacak ecrimisilin hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davacıların payının sonradan arttığı dikkate alınmaksızın davacılar lehine tam pay üzerinden ecrimisile hükmedilmesi doğru olmadığı gibi takip tarihine kadar hesaplanacak ecrimisil miktarı üzerinden itirazın iptaline ve takibin devamına hükmedilmesi gerektiği-
Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna göre, inşaatlar fiilen tamamlanmış, iskân edilir duruma getirilmiş olup, sözleşme gereği tapu devirleri de yapıldığından artık sözleşmenin geçersizliği iddiasının ileri sürülmesinin kabul edilemeyeceği-Mahkemenin benimsediğinin aksine tapu kaydı üstünde takyidatlar olması davacıların sözleşmeden kaynaklı mülkiyet haklarını talep etmelerine engel teşkil etmediği gibi dava konusu bağımsız bölümün kat irtifakı tesisi sırasında yüklenici kooperatifin kendi yönetim kurulu üyesi adına tescili ve onun da bilahare bir başka yönetim kurulu üyesine tapu devri yapması sırasında, bu kişilerin kooperatif üyesi ve hatta yöneticileri olmaları karşısında, sözleşmeden ve dava konusu 1 no'lu bağımsız bölümün aidiyeti konusunda bilgi sahibi olmamalarından söz edilemeyeceği ve bu itibarla iyiniyetli oldukları düşünülemeyeceğinden, bu hususun dahi davacıların tescil talep etme hakkını engellemeyeceği-H.n ayakta bulunan sözleşme uyarınca davacılara devri gereken bağımsız bölümün değerinin dava tarihi itibari ile serbest piyasa koşullarına göre belirlenip, akdi sorumluluk gereği yüklenici kooperatiften tahsiline karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun düşmeyen, hatalı gerekçelerle 2003 yılı fiyatları ile belirlenen değerin, bedel yönünden davada sorumlulukları bulunmayan kooperatif dışındaki davalılardan da müteselsilen tahsiline karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece, yükleniciler ile arsa sahipleri arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca, yüklenicilerin dava konusu 7 ve 8 no'lu bağımsız bölümlerin mülkiyetini hak edip etmedikleri incelenerek sonucuna göre ve gerektiğinde birlikte ifa hususunda karar verilebileceği gözden kaçırılmadan hüküm tesisi yerine, dosya kapsamına uygun düşmeyen hatalı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Yüklenici tarafından arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca ileride hakedilecek bağımsız bölümün devrini içeren hukuki işlemler alacağın temliki hükümlerine tabi olup, bunun için de, adi yazılı şekilin geçerlilik açısından yeterli olacağı, hal böyle olmakla geçerli alacağın temliki istemiyle devredilen bağımsız bölüm yönünden öncelikle tescil isteminin değerlendirilmesi gerekirken, hatalı yorumla yükleniciye ödenen bedelin hüküm altına alınmasının doğru olmadığı-
Mahkemece konusunda uzman yeni bir bilirkişi heyeti oluşturulup mahallinde keşif yapılarak, inşaatlarda projeye aykırılık bulunup bulunmadığı, komşu parsellere tecavüz olup olmadığına dair rapor alınması, bilirkişi incelemesi sonucunda yüklenici tarafından yapılan inşaatta imar mevzuatına ve projeye aykırı, kaçak imalat bulunduğunun belirlenmesi halinde bağımsız bölümlerle ilgili tescil talebinde bulunulamayacağından, söz konusu aykırılığın projeye ve imar mevzuatına uygun hale getirilmesi mümkün değil ise davanın reddine; aykırılık bulunmaması veya aykırılığın projeye ve imar mevzuatına uygun hale getirilmesinin mümkün olması halinde ise, sözleşmedeki oran dahilinde ve sebepsiz zenginleşmeye neden olmayacak şekilde, gerektiğinde ivaz karşılığında tescile karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, davacıya verilen yetki belgeleri uyarınca 12 parsel üzerindeki binanın iskân ruhsatının alınıp alınmadığı, SGK prim borçlarının ödenip ödenmediği, Belediye ve SGK İl Müdürlüğü'nden sorulması, gelen yazı cevaplarıına göre mahallinde uzman bilirkişi kurulu marifetiyle keşif yapılarak, binada eksik iş olup olmadığı var idiyse bedelinin tespiti ayrıca davalının iddiası doğrultusunda tamamladığı eksik iş ve ödemelerin inşaat seviyesine etkisinin tespiti ile yüklenicinin sözleşme gereği 13 numaralı parselin kendi adına tesciline hak kazanıp kazanmadığı yönünde denetime ve hüküm kurmaya elverişli bir rapor alınarak, oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Gider avansının yatırılmış olmasının dava şartları arasında olduğu, mahkemece bu koşulun mevcut olup olmadığının kendiliğinden araştırılacağı, şartın noksanlığı tespit edilir ise davanın usulden reddine karar verileceği, harç ve avansların Bakanlıkça saptanacağı ve dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacağı, avansın yeterli olmadığının anlaşılması durumunda davacıya iki haftalık kesin süre verileceği, 30.09.2011 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girdiği belirtilen Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi'nin 4. maddesi uyarınca, gider avansının; tebligat, bilirkişi ücreti ve diğer iş ve işlemler için dava açılırken alınması gereken bir tutar olduğu, dava şartı olmayan ve HMK'nın 324. maddesinde düzenlenen, taraflardan birinin, ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen ve verilen kesin süre içinde yatırılmak zorunda olunan (delil ikamesi için) avansa ilişkin yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde, diğer tarafın bu avansı yatırabileceği, aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacağı- Davanın HMK'nın yürürlüğünden önce açılmış olması, dilekçelerin teati aşaması tamamlanarak, tahkikat aşamasına gelinmiş olması karşısında bu aşamada masrafa gerek olması halinde HMK'nın 324. maddesi uyarınca sonuca gidilmesi gerektiği nazara alınmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı- Mahkeme karar başlığında dava tarihinin yanlış yazılması ve davacının öldüğü anlaşılmakla mirasçılarının isimleri yerine murisin isminin yazılmasının da doğru olmadığı-
Mahkemece dahili davalı olarak kabul edilen banka yönünden davanın bu şekilde görülmesi doğru olmayıp şayet davacı tarafça adı geçen banka aleyhine ayrı bir dava açılması halinde, bu iki dosyanın birleştirilerek işin esasına girilip uygun sonuç dairesince hüküm kurulması gerekirken, adı geçen bankanın dahili davalı olarak kabul edilip yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği gibi, davacıya ait bağımsız bölümün tüm taşınmaz miktarının içindeki arsa ipotek bedeline oranlanarak bu miktar üzerinden harcın ikmali gerektiği halde, tüm ipotek tutarı üzerinden, davacı tarafa harç yatırılması hususunda ara karar verilmesinin de ayrıca doğru olmadığı-
İnşaa edilen binanın tümüyle kaçak olması nedeniyle üzerinde kat irtifakı-kat mülkiyeti tesisi mümkün olmadığından, 3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca suç teşkil eden ve kamu düzeni gereğince re'sen dikkate alınması gereken böyle bir yapıya meşruiyet kazandıracak şekilde bağımsız bölüme isabet edecek metre kare belirlenip bunun tesciline karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Davacı vekilinin, bağımsız bölüm tescili talebi kabul edilmezse dava dilekçesinin sonuç ve istem kısmının 3. bendinde terditli olarak sözlemeden önce maliki olduğu taşınmazın davacı adına tescilini istediği, bu istemin hukuki olarak sözleşmeden dönme talebini de içerdiği, bu talebin TMK'nın 692. maddesi uyarınca tüm paydaşların zorunlu dava arkadaşı olarak davaya dahil edilip, taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamanın bu suretle devamını gerektireceği-
Mahkemece, somut uyuşmazlığın 6502 sayılı Yasa kapsamında bir uyuşmazlık olmadığı, davacı yüklenici tacir olup, arsa sahibi davalının tacir olmadığı, buna göre davanın 6102 sayılı TTK'nın 4/1. maddesinde belirtilen nispi ticari dava olmadığı, TBK'nın 470. vd. maddelerine atıf yapılmadığından davanın mutlak ticari dava niteliğinin de bulunmadığı, buna göre Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, uyuşmazlığın esasına girilerek, tarafların delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçeyle uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi'nin görevi kapsamında kaldığının kabulünün doğru olmadığı- Karar tarihinde yürürlükte olan HMK'nın 115/2. maddesi uyarınca, mahkemenin, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar vereceği, bu durumda mahkemece, HMK'nın 114/1-c ve115/2. madde hükümleri gereğince anılan yasal düzenleme gözönünde bulundurularak, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-