Taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olmasının zorunlu olduğu, somut olayda her ne kadar haciz tarihinden önce taşınmazın şikayetçi adına tesciline karar verilmiş ise de, şikayetçinin mülkiyet hakkı tapu kütüğüne tescil edilmemiş olduğundan, icra mahkemesine başvurarak haczin kaldırılmasını talep edemeyeceği-
Asıl olan taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olmakla; miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde, mülkiyetin tescilden önce kazanılacağı; davacının vasiyetnameden kaynaklanan hakkı kişisel bir hak olduğundan taşınmazın mülkiyeti davacı adına tescile ilişkin ilamın kesinleştiği tarihinde davacıya geçmiş olup, davacı, taşınmazın mülkiyetini kazanmadan önce davalı yararına haciz şerhi tesis edildiği anlaşıldığından; mahkemece, dava konusu taşınmaz üzerindeki borçlu mirasçının terekedeki hissesinin karşılığı pay üzerindeki haczin kaldırılması talepli davanın reddedilmesi gerektiği-
Hacze konu taşınmaz hakkında verilen tapu kaydının düzeltilmesine ilişkin kararın haciz tarihindeki mülkiyet durumuna etkisi olmayıp tapuda kayıtlı şahsın kimlik bilgilerinin tespiti ve düzeltilmesine yönelik olduğundan icra müdürlüğünce taşınmazın borçluya ait olduğu kabulü ile yapılan haciz işleminin yasaya uygun olduğu-
Davanın, satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu- 4721 sayılı TMK'nun 705. maddesi gereğince taşınmaz mülkiyetinin kazanılmasının tescille olduğu, miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde ise mülkiyetin tescilden önce kazanılacağı, ancak bu hallerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesinin mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlı olduğu- Satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemli davalarda, ilk satış vaadi sözleşmesinin başkalarına temlik edilmesi halinde dahi taşınmazların, dava tarihi itibariyle kimin adına kayıtlı ise husumetin ona yöneltilmesi gerektiği-
Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlara, satılan bu payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir hak olduğu, bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğacağı ve pay satışı yapılmasıyla kullanılabilir hale geleceği-Ayni hakların doğumu için tescilin zorunlu olduğu, yenilik doğurucu bir mahiyeti bulunan tescil yapılmadıkça ayni hak, ayni hak nitelik ve içeriğini taşımayacağı gibi aleniyet de kazanamayacağı- TMK'nın 733/son maddesinde önalım için belirlenen sürelerin dolmasının beklenmesi de hakkın kötüye kullanılmasına yol açabileceği, ayrıca, önalım hakkı payın satılması ile kullanılabilen bir hak olup satış, mülkiyetin tapu kütüğünde tescil edilmesi ile geçerlilik ve aleniyet kazanacağı-
Ecrimisilin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali isteğine ilişkin açılan davada, TMK. mad. 705/1 gözetilerek davacıların pay temlik aldığı tarihe kadar 2381/2400 oranında ecrimisilin, bu tarihten sonrası için de tam pay gözetilmek suretiyle hesaplanacak ecrimisilin hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davacıların payının sonradan arttığı dikkate alınmaksızın davacılar lehine tam pay üzerinden ecrimisile hükmedilmesi doğru olmadığı gibi takip tarihine kadar hesaplanacak ecrimisil miktarı üzerinden itirazın iptaline ve takibin devamına hükmedilmesi gerektiği- 
Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna göre, inşaatlar fiilen tamamlanmış, iskân edilir duruma getirilmiş olup, sözleşme gereği tapu devirleri de yapıldığından artık sözleşmenin geçersizliği iddiasının ileri sürülmesinin kabul edilemeyeceği-Mahkemenin benimsediğinin aksine tapu kaydı üstünde takyidatlar olması davacıların sözleşmeden kaynaklı mülkiyet haklarını talep etmelerine engel teşkil etmediği gibi dava konusu bağımsız bölümün kat irtifakı tesisi sırasında yüklenici kooperatifin kendi yönetim kurulu üyesi adına tescili ve onun da bilahare bir başka yönetim kurulu üyesine tapu devri yapması sırasında, bu kişilerin kooperatif üyesi ve hatta yöneticileri olmaları karşısında, sözleşmeden ve dava konusu 1 no'lu bağımsız bölümün aidiyeti konusunda bilgi sahibi olmamalarından söz edilemeyeceği ve bu itibarla iyiniyetli oldukları düşünülemeyeceğinden, bu hususun dahi davacıların tescil talep etme hakkını engellemeyeceği-H.n ayakta bulunan sözleşme uyarınca davacılara devri gereken bağımsız bölümün değerinin dava tarihi itibari ile serbest piyasa koşullarına göre belirlenip, akdi sorumluluk gereği yüklenici kooperatiften tahsiline karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun düşmeyen, hatalı gerekçelerle 2003 yılı fiyatları ile belirlenen değerin, bedel yönünden davada sorumlulukları bulunmayan kooperatif dışındaki davalılardan da müteselsilen tahsiline karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece, yükleniciler ile arsa sahipleri arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca, yüklenicilerin dava konusu 7 ve 8 no'lu bağımsız bölümlerin mülkiyetini hak edip etmedikleri incelenerek sonucuna göre ve gerektiğinde birlikte ifa hususunda karar verilebileceği gözden kaçırılmadan hüküm tesisi yerine, dosya kapsamına uygun düşmeyen hatalı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Yüklenici tarafından arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca ileride hakedilecek bağımsız bölümün devrini içeren hukuki işlemler alacağın temliki hükümlerine tabi olup, bunun için de, adi yazılı şekilin geçerlilik açısından yeterli olacağı, hal böyle olmakla geçerli alacağın temliki istemiyle devredilen bağımsız bölüm yönünden öncelikle tescil isteminin değerlendirilmesi gerekirken, hatalı yorumla yükleniciye ödenen bedelin hüküm altına alınmasının doğru olmadığı-
Mahkemece konusunda uzman yeni bir bilirkişi heyeti oluşturulup mahallinde keşif yapılarak, inşaatlarda projeye aykırılık bulunup bulunmadığı, komşu parsellere tecavüz olup olmadığına dair rapor alınması, bilirkişi incelemesi sonucunda yüklenici tarafından yapılan inşaatta imar mevzuatına ve projeye aykırı, kaçak imalat bulunduğunun belirlenmesi halinde bağımsız bölümlerle ilgili tescil talebinde bulunulamayacağından, söz konusu aykırılığın projeye ve imar mevzuatına uygun hale getirilmesi mümkün değil ise davanın reddine; aykırılık bulunmaması veya aykırılığın projeye ve imar mevzuatına uygun hale getirilmesinin mümkün olması halinde ise, sözleşmedeki oran dahilinde ve sebepsiz zenginleşmeye neden olmayacak şekilde, gerektiğinde ivaz karşılığında tescile karar verilmesi gerekeceği-