İİK mad 4 gereğince takip hangi icra dairesinde başlamış ise bu takiple ilgili itiraz ve şikayetlerin, takibin yapıldığı yer icra müdürlüğünün bağlı bulunduğu icra mahkemesinde çözümleneceği, bu hususun kamu düzenine ilişkin kesin yetki niteliğinde olduğu- yasadaki koşulların oluşması halinde İİK’nun 79 ve 360. maddelerinin bu husustaki yetkinin istisnaları olduğu-haciz talimatı yazısının “borçluya ait taşınır ve taşınmaz mallar ile 3. kişilerdeki hak ve alacakların haczi yönünde ve genel nitelikte” olmayıp, belli bir malın haczini isteyen “nokta haczi” biçiminde yazılmış olması halinde hacizle ilgili şikayetin, talimatı yazan icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesince inceleneceği yani bu durumda İİK’nun 79. maddesinin uygulanmayacağı- Mahkeme kararına dayalı olarak taşınmazın açık arttırımı ile satın alınması halinde, mülkiyetin tescilden önce ihale alıcısına geçeceği-
Alıcıya ihale edilen taşınmaz bir üçüncü kişi tarafından işgal edilmekte ise, "ihalenin kesinleşmesi üzerine" alıcının, icra dairesine başvurarak üçüncü kişinin taşınmazdan çıkarılmasını isteyebileceği- Davacının yer teslimine yönelik bir talebi bulunmadığı gibi taşınmazın işgal edildiğine dair de bir iddiası bulunmadığından, davacının taşınmazı kiraya vermesinde de bir engel olmadığı ve kira kaybına yönelik zararı bulunduğundan da bahsedilemeyeceği- İİK. mad. 5  gereğince, icra memurunun bir kusuru bulunmuyor ise Adalet Bakanlığı’nın da bir sorumluluğunun olmadığının kabul edileceği-
Önalım hakkının, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğacağı ve pay satışı yapılmasıyla kullanılabilir hale geleceği- Mülkiyet hakkının tescil edilmesi halinde aleniyet kazanarak herkese karşı ileri sürülebilir bir duruma geleceği- TMK. mad. 1022/2 uyarınca, tescilin etkisinin yevmiye defterine yapılan kayıt tarihinde başlayacağı- Payı mahkeme hükmünün kesinleştiği tarihte kazanmış olan davalının tasarruf hakkını tescil ile elde edeceği-
Şikayetçinin henüz adına tescil edilmeyen taşınmazdaki haczin kaldırılmasını istemek konusunda şikayet hakkının doğmadığı; üçüncü kişinin taşınmaz adına tescil yapılmadan şikayet hakkının kullanamayacağı- 
Satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada, davacı ile davalı arasında adi şekilde düzenlenen sulh sözleşmesi tarafları bağladığından, satış vaadi sözleşmesinin davacı ile davalı arasında geçerliliğini koruduğu- Yargılama esnasında bir kısım taşınmazlar cebri ihale ile satıldığından taşınmazların en son mülkiyet durumunu gösteren güncel tapu kayıtlarının inceleneceği-
Tescil davası ile pay iktisabı da bir nevi satış olup mahkeme ilamının satışın yerini aldığı- Tescile ilişkin kararın TMK. mad. 705 gereğince tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasıyla aleniyet kazanacağı dikkate alınıp mahkemece taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi, tarafların delilleri toplanarak davalının rızai taksim savunması keşfen incelenerek taşınmazda fiili taksim bulunmadığı takdirde davacıya çekişme konusu payın dava tarihindeki bedeli ile tapu harç ve masraflarından oluşan önalım bedelini depo etmesi için uygun bir süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Önalım nedeniyle payın adına tesciline ilişkin davaya konu olayda davalının, davacının taraf olmadığı bir hüküm ile dava konusu taşınmazda bir pay edindiği; davalının, hükmün kesinleştiği tarihte mülkiyet hakkını kazanmışsa da bu pay üzerindeki tasarruf hakkını tescil ile elde etmediği, mülkiyet hakkını tescilden önce kazanan  tarafın tasarruf  hakkını ancak tescil ile elde edebildiği durumda davacının taraf olmadığı kararın kesinleştiğini bilmesi ve bu duruma göre önalım hakkını kullanılmasının beklenilmesinin TMK'nın 1020. maddesinde düzenlenen "Tapu sicilinin açıklığı"  ilkesine aykırı olduğu- TMK'nın 732. maddesi gereğince önalım hakkı payın satılması ile kullanılabilen bir hak olup bu hakkın kullanılabilmesi için satış sözleşmesinin  kurulmasının  yeterli olmadığı,  satışın, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmesi ile geçerlilik ve aleniyet kazanacağı- Davacı, dava konusu payın davalı adına tescil edildiği tarihten sonra iki yıllık hak düşürücü süre geçmeden dava açıldığından önalım davasının esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Satış, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmesi ile geçerlilik ve aleniyet kazandığından, davacı, dava konusu payın davalı adına tescil edildiği 12.12.2011 tarihinden sonra 11.12.2013 günü bu davayı açtığından TMK.nın 733/son maddesinde açıklanan iki yıllık hak düşürücü süre geçmiş olmadığından işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Taşınmaz satışına ilişkin sözleşmelerin resmi şekilde yapılması gerektiği (TMK. mad. 705, TBK. mad. 237, Tapu K. mad. 26, Noterlik K. mad. 60), tarafların aralarında düzenledikleri sözleşme resmi şekilde düzenlenmediği için geçersiz olup, bu sözleşme ile taşınmaz mülkiyetinin adi ortaklığın tasfiyesi yolu ile dahi devrinin mümkün olmadığından bu nedenle sözleşme uyarınca davacı ancak sözleşmede belirtilen taşınmazların bedelini davalıdan isteyebileceği-