Taşıınmazın, borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olması gerektiği- Şikayetçinin, haciz tarihi itibariyle taşınmazların kendisine ait olduğuna ilişkin iddiasının değerlendirilmemesinin hatalı olduğu-
Mülkiyet hakkını tescilden önce kazanan tarafın tasarruf hakkını ancak tescille elde edebildiği durumda davacının taraf olmadığı kararın kesinleştiğini bilmesi ve bu duruma göre önalım hakkını kullanılmasının beklenilmesi TMK.nın 1020. maddesinde düzenlenen "Tapu sicilinin açıklığı" ilkesine de aykırılık oluşturup tescile ilişkin bildirim yapılmayan davacı, payın davalı adına tescilinden sonra iki yıl içinde dava açtığından hak düşürücü süre geçmediğinden davacıya çekişme konusu payın dava tarihindeki bedeli ile tapu harç ve masraflarından oluşan önalım bedelini depo etmesi için uygun bir süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı Hazine'nin de taraf olduğu tescil ilamına konu taşınmazın, kayıt maliki olan davalı tarafından 3. kişiye satılması nedeniyle, sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca taşınmazın değerinin tahsili istemi-
Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması için tapu kütüğüne tescilin şart olduğu- Tescilin taşınmaz mülkiyetinin intikali için aranılan bir tapu sicil işlemi olduğu- Kanuni istisnalar dışında tescil yapılmadıkça taşınmaz kazanılamayacağı- Mirasın, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılacağı, ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemlerini yapabilmesinin, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlı olacağı-
Davacının, kayden maliki olduğu taşınmazın cebri satış kararına dayanarak idari işlemle yolsuz şekilde davalı adına tescil edildiğinden bahisle açtığı davada, ihalenin feshi isteğinin reddedilmiş olması keyfiyeti temelde yolsuz tescil nedenini ortadan kaldırmayacağından davanın, çekişme konusu taşınmaz kaydının davalı taraf adına oluşumunun illetten yoksun olduğu, bu nedenle yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu iddiasına dayalı olduğu açık olup, bu tür davaların mülkiyet hakkına dayalı olarak her zaman açılabileceği-
Harici taşınmaz satışına dayalı alacak istemine ilişkin davada, davacı taraf gönderilen paraların, taşınmaz satışı için olduğunu iddia ettiğine göre, öncelikle bu iddiasını ispat etmekle yükümlü olacağı; davalı tarafa ait hesap ekstrelerinde; davacı tarafından gönderilen ödemelerin "kira ödemesine ilişkin olduğu" açıklamasının bulunması karşısında, ödemelerin, taşınmaz satışı için yapıldığı hususunun kabul edilemeyeceği-
İcra İflas Kanunu'nun 134. maddesi hükmü çerçevesinde ihalenin usulsüzlüğünden bahisle feshi istenebileceği gibi, ihale sonucu edinilen mülkiyete dayalı tescilin yolsuz olduğu ileri sürülerek tapu iptal ve tescil davası açılmasına da yasal  engel olmadığı-
İtirazın kaldırılması istemi-
Devlet ormanları özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden ise de, genel arazi kadastrosu sırasında çekişmeli taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün davacı adına oluşturulduğu ve bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK. 1007 kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının tazmininin gerektiği- Tapusu iptal edilen taşınmazın kapama fındık bahçesi olduğundan gerçek zararın sadece fındık geliri üzerinden hesaplanması gerektiği-
Kesinleşmiş mahkeme kararı ile mülkiyet tescilden önce kazanılır ise de maliklerin tasarruf işlemleri yapabilmelerinin mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlı olduğu-