Davacı şirketin, ilk davada 2 yıl 6 ayı, eldeki davada ise 3 yıl 8 ayı aşkın bir süre iflas erteleme tedbirlerinden faydalandığı halde borca batıklığının devam ettiği, buna rağmen, halen iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğundan bahsedilmesinin mümkün olmadığı, bu durumun iflas erteleme kurumunun amacıyla bağdaşmadığı ve tümüyle alacaklıların zararına olduğu gözetilerek, davacı şirketin iflasına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle iflas ertelemeye karar verilmesinin doğru olmadığı-
İcra müdürlüğüne yatırılan paranın alacaklıya ödenmesi, icra takip işlemi mahiyetinde olmadığı gibi, para, iflasın ertelenmesi davası kapsamında borçlu şirket hakkında takiplerin durdurulması yönünde verilen tedbir ara kararından önce yatırılmış olup, alacaklıya ödenmesinin tedbir kararına aykırılık teşkil etmeyeceği anlaşılmakla mahkemece, şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
İİK’nın 333/a maddesinde düzenlenen “ticari işletme yöneticisinin alacaklıları zarara sokmak kastı ile borcu ödememesi” suçunun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi gerekmekte olup, öncelikle sanıklar hakkında cezai sorumluluğun hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından şirket ana sözleşmesi getirtilerek, fiilin birlikte işlenmediğinin anlaşılması halinde, temsil yetkisinin bölüşümündeki ağırlık ve sınırlar da dikkate alınarak suçun oluşumundaki temsilci veya temsilciler tespit edilip, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olup olmadığının tespiti için borçlu şirket defter ve belgeleri ile banka hesapları üzerinde karşılaştırılmalı olarak bilirkişi marifeti ile inceleme yaptırılıp, sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdiri gerektiği- İİK'nın 345/a maddesindeki suçun oluşabilmesi için, aynı Kanun'un 179 ve 6102 sayılı TTK'nın 376. maddesinde öngörülen koşullarda şirketin aktif ve pasif durumunun belirlenerek sonucuna göre şirketin iflasının istenmesi şartlarının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerektiği-
Şikayetçi şirket tarafından açılan iflas erteleme davasında verilen yerel mahkemenin tedbir kararı ile; “...bunlar dışında kalan alacaklar için davacı hakkında yeni icra takibi başlatılmasının ihtiyati tedbir yoluyla önlenmesine” şeklinde karar verildiğinin, şikayete konu takibin ise tedbir kararından sonra başlatıldığının görüldüğü, bu tedbirin borçlu hakkında kambiyo takibi yapılmasına engel olduğu görülmekle mahkemenin takibin iptaline ilişkin kararı doğru olup Bölge Adliye Mahkemesince alacaklının istinaf talebinin esastan reddi gerekeceği-
Borçlu şirketler hakkında iflas erteleme yargılaması sırasında verilen tedbir kararında, takip yapılamayacağına dair karar verilmiş olup, takibin tedbir kararından sonra başlatıldığı, borçlular vekilinin talebinin de bu yönde olduğu dikkate alındığında, mahkemece ödeme emrinin değil, takibin iptaline karar verilmesi gerekir ise de, temyiz edenin alacaklı olması nedeni ile aleyhe bozma yapılamayacağından, bu hususun bozma nedeni yapılmadığı-
Şirketin maden ruhsatı bulunup bulunmadığının araştırılarak, şirketin borca batık olup olmadığı hususunda açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınıp şirketin borca batık olması halinde iyileştirme projesinin değerlendirilmesi gerekeceği, şirketin borca batık olmaması halinde ise davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Suça konu çeki keşide eden sanıkların yetkilisi olduğu şirket hakkında iflasın ertelenmesi/konkordato başvurusu olup olmadığı, varsa başvurunun hangi tarihte yapıldığı, ne şekilde karar verildiği, kararın hangi tarihte kesinleştiği, iflasın ertelenmesi kararının hangi tarihe kadar geçerli olduğu, şirketin işlerini yönetme hususunda mahkemece görevlendirme yapılıp yapılmadığı, çekin keşide ve ibraz tarihi itibariyle, sanıkların çek keşide etmeye ve karşılığını hesapta bulundurmaya yetkili olup olmadığı ve bu tarihlerde şirketin konkordato durumunun devam edip etmediği hususlarının açıklığa kavuşturularak sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği- Sanıkların "çekin keşide tarihi yazılmadan boş olarak teminat çeki olarak bir şirkete verildiği" savunmaları karşısında, suça konu çekin keşide tarihi ve lehdarı boş şekilde sanıklar tarafından bahsi geçen şirkete verilip verilmediği, verilmiş ise çekin kime teslim edildiğinin araştırılması, bu hususta müştekinin de beyanına başvurulup gerektiği takdirde her iki tarafın defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak çekin, 5941 sayılı Kanunun 5/1. maddesinde değişiklik yapan 6728 s. Kanun'un yürürlük tarihinden önce düzenlenip düzenlenmediği tespit edilerek sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği-
Şirketin iflasının istenmesi şartlarının mevcut olmaması halinde, İİK'nun 345/a maddesinde düzenlenen suçun oluşmayacağı- Sermaye şirketinin iflasını istememe suçunun aynı ticari işletme için "bir kez" işlenebileceği, mağdur edilen müşteki sayısının fazlalığının, temel cezanın tayini bakımından dikkate alınsa dahi, aynı neviden fikri içtima hükümlerinin uygulanmayacağı- İlgili suç bakımından CMK m.253-254 "uzlaştırma" hükümlerinin uygulanmasının zorunlu olduğu-
İİK. mad. 194 uyarınca -acele haller müstesna olmak üzere- müflisin davacı ve davalı  olduğu hukuk davalarının duracağı ve bu davalara ancak alacaklıların ikinci toplanmasından on gün sonra devam olunabileceği- Davalı-borçlu tarafından açılan iflasın ertelenmesi davasının reddi ile borçlunun iflasına karar verilmiş olduğundan, öncelikle mahkemece iflas kararının kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak, kesinleşmemiş ise kesinleşmesinin beklenmesi, kesinleşmiş ise ikinci alacaklılar toplantısının yapılmasından 10 gün sonrasına kadar tasarrufun iptali davasının durdurulmasına karar verilmesi ve davacı alacaklıya İİK. mad. 245 ve 255/2 gereğince davayı takip konusunda aldığı belge varsa sunması için süre verilmesi, sunulduğu takdirde davanın esasının incelenmesi, sunulmadığı takdirde davanın iflas idaresine ihbarı ile taraf teşkilinin sağlanması ve iflas idaresinin huzuru ile davaya devam edilerek hükmün iflas idaresi lehine veya aleyhine kurulması gerektiği- Tapu iptal ve tescil davasında, davacı konumunda yer alan ve eldeki davada davalı borçlu sıfatı bulunan şirketin lehine tapu iptal ve tesciline karar verilen ve temyiz aşamasında bulunan davadan feragat etmesi şeklindeki işlemin, o dosyanın davacısı lehine  dolayısıyla eldeki tasarrufun iptali davasında davacı aleyhine yapılmış bir tasarruf işlemi olduğu gözetilerek tasarrufun iptaline ilişkin davanın esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Dava kambiyo takibinde iflas erteleme tedbir kararı nedeni ile icra takibinin iptali olup Asliye Ticaret Mahkemesi tedbir kararında, takip işlemlerinin durdurulması ara kararına dayalı olarak icra müdürlüğünce takibin durdurulduğu, icra mahkemesince müdürlükçe durma kararı verildiğinden istemin reddine dair kararının doğru olduğu-