İflas kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece borca batıklığın tespitinin yapılması için davacı tarafça bilirkişi ücreti karşılanmak üzere avans yatırılmaması halinde bu giderin uyarınca ileride ilgili taraftan tahsil edilmek üzere hazineden karşılanmasının gerektiği-
Satış ilanının tebliğ edilmediği ileri sürülmemiş ise de, ihalenin feshi davasında borçlu tarafından maddi vakıa olarak açıkça satış ilanının usulsüz tebliğ edildiğinin ileri sürülmesinin yeterli olduğu-Satış ilanının, iflasın ertelenmesi davasında borçluyu temsil eden vekile tebliği gerekeceği, takip dosyasına ayrıca vekaletname sunulmamış olmasının, söz konusu mahkeme kararının dosyaya ibraz edilmiş olması karşısında, artık borçlunun takipte vekille temsil edildiği gerçeğini ortadan kaldırmayacağı- Vekili varken asile gönderilen satış ilanı tebligatının yok hükmünde olup sonuç doğurmayacağı-
İflasın ertelenmesi istemi-
İİK'nın 345/a uyarınca, borçlu şirkete ait tüm ticari defterler ile ticari defterlerin yanı sıra , ayrıca borçlu şirket hakkındaki kesinleşmiş icra takip dosyalarında bunlarla belirlenecek mevcut borçlar ile borçlu şirkete ait vergi borçları, SGK borçları da dikkate alınarak şirketin pasifine eklenmesi suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra, şikayet tarihi itibariyle şirket hakkında iflas şartlarının oluşup oluşmadığının bilirkişi raporu ile kesin olarak tespit edilerek sonucuna göre hukuki durumun takdiri gerektiği-
İflas erteleme davalarında, dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklığın sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmesi gerektiği- Gerek borca batıklık ve gerek iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı hususunda (muhasebe ve işletme ekonomisi bilgisi özel ve teknik bilgi niteliğinde bulunduğundan ve hâkimin bunları genel ve mesleki bilgisiyle çözmesi beklenemeyeceğinden) HMK’nın 266. maddesinde gösterildiği şekilde bilirkişinin oy ve görüşüne müracaat edilmeli ve bu raporun da hukuka uygunluğunun hakim tarafından denetlenmesi gerektiği-
İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararında, istinaf yoluna başvurma süresinin iki hafta olarak belirlendiği, genel hükümler çerçevesinde belirlenen ve kanunda yazılı olan bu sürenin, tarafların yanılmasına sebep olabilecek mahiyette bulunması nedeniyle, mahkemenin, tarafı kanun yolu süresi bakımından yanıltmış olması karşısında, davacı vekilinin istinaf isteminin süresinde olduğunun kabulünün gerekeceği-
Sanığa isnat edilen edilen suçun oluşup oluşmadığının anlaşılabilmesi için öncelikle, İİK'nun 179. ve TTK'nun 324. Maddesinde öngörülen koşullarda şirketin aktif ve pasif durumunun belirlenmesini müteakip, şirketin iflasının istenmesi şartlarının bulunup bulunmadığının saptanması gerekeceği- Bu nedenle borçlu şirkete ait ticari defterler ile borçlu şirket hakkındaki kesinleşmiş icra takip dosyalarındaki belirlenen mevcut borçların şirketin pasifine eklenmesi suretiyle yapılan bilirkişi incelemesinde borçlu şirketin ... TL borca batık olduğu belirlendiğinden, sanığın mahkumiyeti yerine beraatine karar verilmesinin isabetli olmadığı-
Mahkemece, davacı şirketin varlıklarının rayiç değerlerinin tespiti ile bu tespite göre alınacak bilirkişi raporunda davacı şirketin borca batık olmadığının belirlenmesi halinde davanın reddine, borca batıklığın halen devam ettiğinin tespiti halinde ise mülga ancak derdest davalarda uygulanmasına devam edilen İİK'nın 179/b maddesi uyarınca iflas erteleme tedbirlerinden ilk tedbir tarihinden itibaren en fazla 5 yıl süreyle yararlanılabileceği bu kadar süre ile iflas erteleme tedbirlerinden yararlanmasına rağmen borca batıklığı devam eden şirketin iflasına karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, iyileştirme projesinin asli unsurlarını gerçekleştirme ihtimali bulunmayan davacı kooperatifin erteleme süresinin uzatılması talebinin reddi ile borca batık olduğu husunda tartışma bulunmayan kooperatifin iflasına karar verilmesi gerektiği-
Takibin iptalini içermeyen ve durma yönünde tesis edilen mahkeme tedbir kararının yorumlanması mümkün olmayıp mahkemece takibin durdurulması ile yetinilmesi gerekirken iptaline karar verilmesi isabetsiz olup kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-