Şirketlerin iflasının ertelenmesi talebine ilişkin davada alınan bilirkişi raporlarında, tüm şirketler açısından sonuç olarak kümülatif borca batıklık hesabı yapılması ve her bir şirket ile ilgili ayrı ayrı borca batıklık tespiti yapılmasının ihmal edilmesinin doğru olmadığı, diğer yandan, grup şirketler açısından kefalet ilişkisi borca batıklığın tespiti açısından kötüye kullanılabilmekte olup, borca ilişkin kefaletin birden fazla şirketin pasif hesabında gösterilmesi halinde, şirketler o miktar borca batık olmasa da şeklen borca batık hale gelebileceği, bu durumda, grup şirketlerde borcun asıl şirket üzerinde gösterilmesi ve kefalet veren şirketin pasifinde ayrıca yer verilmesi ilkesine uygun belirleme yapılması gerekeceği, bunun yanında, bilirkişi raporlarında, varlıkların güncel piyasa rayiç değerlerinin (baraj ve yol inşaatlarının mevcut durumu ve projenin temel unsuru olarak gösterilen ve bunların işletilmesinden ve/veya satışından elde edilecek gelirlerin netleştirilmesi) tam olarak tespit edilmesi gerekeceği-
Şirket hisselerine haciz konulması istenilenin borçlu olup, haczedilen hisselerin bu şahsa ait olduğu ve haciz işleminin de gerçek şahsın borcundan dolayı gerçekleştiği anlaşıldığından, şikayetçi şirketin aktif husumeti olmadığından şirket hisselerine konulan haczin kaldırılmasını isteyemeyeceği, ayrıca şirketin hisselerinin el değiştirmesinin, şirketin malvarlığı kaybına yol açmayacağından haciz işleminin yapılmasına da engel teşkil etmeyeceği-
İflas erteleme süresinin uzatımına ilişkin davada, davacı hakkında tedbir kararının verildiği tarihten karar tarihine kadar yaklaşık üç yıllık sürede davacının borca batıklık miktarının azalmadığı, aksine arttığı anlaşılıp, bu husus dikkate alınmadan yüzeysel olarak davacının iyileşme ümidinin bulunması sebebine dayanarak karar verilemeyip, iflas erteleme ve uzatma sürelerinin, arada boşluk olmaması için, birbirini takip eden tarih aralıkları olması gerekip, ilk erteleme süresinin son günü 04.06.2013 tarihi olması nedeniyle iflas uzatım tarihinin bu tarihten itibaren başlatılması gerektiği-
Erteleme talebini içerir iflas davasında, davacının hesabından, davacı ortaklarına bir kısım havaleler yapıldığı ve bir kısım çeklerin verildiği belirtilmekle, davacının yaptığı bu işlemlerle borca batıklığa düşmesinde iyiniyetli olmadığı anlaşıldığından, ortakların borç ödemeden aciz halde oldukları, takip yapılıp aciz belgesi alındığı hususları da ispat edilemediğinden, borca batıklığın bu çerçevede değerlendirmek suretiyle karar verilmesi gerektiği-
12. HD. 28.11.2016 T. E: 30768, K: 24373-
İflasın ertelenmesinin, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan; somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yolu olduğu- İflasın ertelenebilmesi için şirketin borca batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerektiği- Mahkemenin, borca batıklığı, TTK’nın 376. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemesi gerekeceği- Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, grektiğinde keşif yapılıp rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmesi gerekeceği- Borca batıklığın tespitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada, konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulması gerekeceği-
Şirketin İİK'nın 179. ve TTK'nın 376. maddeleri uyarınca iflasına karar verilebilmesi için borca batıklığın tesbitinin şart olduğu- İflas kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece bu tesbitin yapılması için davacı tarafça bilirkişilerin ücretinin karşılanması adına avans yatırılmaması halinde HMK'nın 325. maddesi uyarınca bu giderin ileride ilgili taraftan tahsil edilmek üzere hazineden (suç üstü ödeneğinden) karşılanması gerektiği-
İflas uzatım talebi, iflas erteleme davası kesinleşmeden açılmış ise, erteleme davası bekletici mesele yapılarak, davanın sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Tedbir kararında, tedbirin açıkça ihtiyati hacizleri de kapsayacağı belirtilmediğine göre, geçerliliğini sürdüren ihtiyati haciz kararına dayalı olarak hacizler konulmasında yasaya aykırılık olmadığı, sonradan mahkemesince yapılan açıklamanın, ihtiyati hacizlerin kaldırılması sonucunu doğurmayacağı gibi, bu tarihten önce konulmuş ihtiyati hacizleri de etkilemeyeceği-
İflasın ertelenmesinin amacının, borca batık sermaye şirketinin mali durumunu düzelterek borca batıklıktan kurtulmasının sağlanması olduğu- Borca batıklıktan kurtulmanın ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade ettiği-