İlk derece mahkemelerinin, temyiz denetimi sonucu Yargıtay tarafından verilen bozma ilamına uyma kararı verdikleri takdirde, bozma ilamının gereğini yerine getirmekle yükümlü olduğu- Mahkemece,bozma ilamına uyulmuş; ancak "evvelce verilen karar diğer yönleri ile onanmış olduğundan yeniden karar verilmesine yer olmadığına" denilmek suretiyle bozma gereği tam olarak, yerine getirilmediğinden; bozma ilamı dikkate alınarak her iki tarafın kusur durumu da değerlendirilerek velayet ve boşanma istemlerinin fer'i niteliğindeki nafaka ve tazminat talepleri ile ilgili olumlu ya da olumsuz bir karar oluşturulması gerektiği-İlk derece mahkemelerinin, temyiz denetimi sonucu Yargıtay tarafından verilen bozma ilamına uyma kararı verdikleri takdirde, bozma ilamının gereğini yerine getirmekle yükümlü olduğu- Mahkemece,bozma ilamına uyulmuş; ancak "mahkememizin mahkeme ilamının diğer konularda verilen hükümlerin aynen muhafazasına " denilmek sureti ile bozma gereği tam olarak, yerine getirilmediğinden; bozma ilamı dikkate alınarak her iki tarafın kusur durumu da değerlendirilerek velayet ve boşanma istemlerinin fer'i niteliğindeki nafaka ve tazminat talepleri ile ilgili olumlu ya da olumsuz bir karar oluşturulması gerektiği-
Boşanma dava tarihinden sonra gerçekleşen olayların davalı-davacı kadına kusur olarak yüklenmesinin mümkün olmadığı,davacı-davalı koca daha fazla kusurlu olduğu durumda, tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi doğru değilse de TMK'nun 166/2. maddesi koşulları gerçekleştiğinden boşanma kararı verileceği, ayrıca kadın lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Davalı-davacı kocanın eşini sürekli küçük gördüğü, eşine defalarca "çek git, bana gelecek çok insan var" dediği, bu halde ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut olduğundan davacı-davalı kadının da davasının kabulü ile boşanmaya karar verilmesi gerektiği-
Önceki davada davalı kadına yüklenebilecek bir kusur bulunmadığı gibi o davadan sonra evlilik birliğinin yeniden kurulamadığı ve taraflar arasında yeni bir olayın da gerçekleşmediği sabit olduğundan, boşanmaya neden olan olaylarda davacı kocanın tamamen kusurlu olduğu-
Davacı-davalı kocanın eşine fiziksel şiddet uyguladığı; davalı-davacı kadının da eşinin önceki evliliğinden olan çocuğuna ağır hakaret ettiği, eşiyle olan cinsel yaşamlarında mahrem kalması gereken hususları başkalarına anlattığı ve eşine ekonomik konularda baskı yaparak karşılanması beklenmeyecek isteklerde bulunduğu, bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu-
Evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmediğinden boşanma davasının reddedilmesi gerektiği- Mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceği(TMK.174/1)- Boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceği (TMK.174/2)- Kadının daha ağır kusurlu olmadığı, herhangi bir geliri ve malvarlığı bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceğinden kadın lehine yoksulluk nafakası takdiri gerektiği-
Davacının boşanma sebebi olarak gösterdiği zina olayının affedildiği gerekçesi ile zinaya dayanan boşanma davasının reddi ile aynı eylem nedeni ile tarafların şiddetli geçimsizlik sebebi ile boşanmalarına karar verilmesinin çelişkili olduğu, affedilen veya en azından hoşgörü ile karşılanan olayların taraflara kusur olarak yüklenemeyeceği, tarafların bir araya gelmelerinden sonra davalının kusurundan kaynaklanan ve şiddetli geçimsizliğe yol açan yeni bir olayın varlığı da kanıtlanamadığından davanın reddedilmesi gerektiği-
Fiili ayrılığın başlı başına boşanma sebebi olmayacağı, davalının birlik görevlerini yerine getirmemek amacıyla konutu terk ettiğine ilişkin bir kanıt bulunmadığı gibi terk hukuki sebebine dayalı boşanma davası da mevcut olmadığından davanın reddinin gerektiği-
Kocanın eşine fiziksel şiddet uyguladığı, ona tehdit ve hakarette bulunduğu, eşini ortak konuttan kovduğu; buna karşılık kadının da birlik görevlerini yerine getirmediği, eşine hakaret ve aşağılama içeren sözler söylediği anlaşılmakla boşanmaya neden olan olaylarda kusurun ağırlığı kocada olmakla birlikte, taraflar arasındaki bu olayların yıkıcı etkisi karşısında, evliliğin devamında yarar kalmamış ve kocanın boşanma davası yönünden TMK. mad. 166/2. koşullarının oluştuğu-
Davacı-davalının sadakatsiz davranışlar içerisine girip, davalıya şiddet uyguladığı, buna karşılık davalı-davacının ise güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, davacı-davalının kusuru daha ağır ise de, davacı-davalı kocanın davası yönünden de TMK.mad.166/2. koşulları oluştuğundan boşanmaya karar verilmesi gerektiği-