Tarafların daha önce açmış oldukları boşanma davalarından feragat ettikleri, sonra ise yanlar arasında boşanmayı gerektirecek kusurlu bir davranışın varlığının kanıtlanamadığı,kocanın açtığı boşanma davasının reddinin doğru olup kocanın tamamen kusurlu olduğunu kabulün doğru olmadığı, kadının davasının da reddinin gerektiği-
Davalı kadının hiçbir kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle reddedilen davanın kesinleşmesinden sonra taraflar bir araya gelmemiş, kadından kaynaklanan yeni kusurlu davranış kanıtlanamamış, retle sonuçlanan ilk davayı açmak suretiyle boşanma nedeni yaratan ve fiili ayrılık döneminde başka bir kadınla yaşamak suretiyle sadakatsiz davranışlar içerisine giren davacı koca tamamen kusurlu olup davalı-davacı kadının maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Terk (TMK. mad.164) hukuki sebebine dayanarak açılan boşanma davasında, terk ihtarına muhatap olan ve ortak konuta dönmeyen davalı eşin, konuttan ayrılmada haklılığını değil, konuta dönmemekte haklı bir sebebinin varlığını kanıtlaması gerektiği- Davalı kadının ortak konuta dönmemekte haklılığı konusunda soyut iddiasından başka bir delili olmayıp, bu konudaki ispat yükünün gereğini yerine getirmediği anlaşıldığından, davacı kocanın davasının kabulüyle boşanmaya karar verilmesinin gerektiği-
Kocanın eşine fiziksel şiddet uyguladığı, bu halde ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut olduğundan boşanmaya karar verilmesi gerektiği-
Davalı-davacı tanıklarının taraflardan ve üçüncü şahıslardan aktardıkları olaylar sabit kabul edilemeyeceği- TMK. mad. 166/1-2 uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının gerektiği- Dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı TMK. mad. 166/1'de yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlardan oluşmakta, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğundan, mahkemece, kadının boşanma davasının reddi gerektiği-
Kocanın boşanma davasının reddine karar verildiğine göre, kadın yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen bu dava yönünden maktu vekalet ücreti verilmemiş olmasının isabetsiz olduğu- TMK. mad. 166/1-2 uyarınca; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerektiğinden, mahkemece kadının boşanma davasının reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davacı-davalı kadının güven sarsıcı davranışlarına karşılık; davalı-davacı kocanın da eşini istemediğini söylediği, babasının eşine tehdit ve hakaretlerine sessiz kaldığı, bu halde ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut olduğundan kadının davasının kabulü ile boşanmaya karar verilmesi gerektiği-
Evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmediğinden boşanma davasının reddinin gerektiği- Davacının tamamen kusurlu olduğu anlaşıldığına göre davalının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddedilmemesi gerektiği- Davalının işe girip girmediğinin araştırılarak tedbir nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Kocanın, babasının eşine yönelik şiddetine sessiz kaldığı, bu halde ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut olduğundan boşanmaya karar verilmesi gerektiği -Davacının katkı payı, ziynet bedeli ve ineklerin bedeli alacağının boşanma davasının ferisi niteliğinde olmayıp nispi harca tabi olduğundan tamamlanması için süre verilerek tamamlanması halinde; ziynet alacağı hakkında karar verilmesi, katkı payı alacağının tefrikine karar verilmesi, inek bedeline ilişkin alacak davasının da görev hususu gözetilerek karar verilmesi gerektiği-
Davalı-davacı kocanın eşini sevmediğini, bu nedenle gönderdiğini söylediği ve sık sık eğlence yerlerine giderek birlik görevlerini ihmal ettiği, davalı-davacı kadının ise eşini sevmediğini ve istemediğini söylediği, bu halde koca daha ağır kusurlu olsa da TMK.mad.166/2 koşulları oluştuğundan kocanın davasının kabulü gerektiği- TMK.mad.197 koşulları oluştuğundan kadının bağımsız tedbir nafakası davasının kabul edilmesi gerektiği-