Davalı kocanın birlik görevlerini yerine getirmediği, eşine hakaret ettiği, davacı kadının ise boşanma davası devam ederken bir başkası ile ilişkiye girip karardan önce bir çocuğunun olduğu anlaşılmış olup, bu durumda sadakatsiz olan davacının boşanmaya neden olan olaylarda daha ziyade kusurlu olduğu ve boşanma davası yönünden TMK. mad. 166'nın koşullarının oluştuğu- Davacı kadın ağır kusurlu olduğundan; kadının yoksulluk nafakası isteminin ve ağır kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilemeyeceğinden; kadının maddi ve manevi tazminat isteminin reddedilmesi gerektiği- Boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eş diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığından; boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitireceği için; mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davalı yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmesi gerektiği- 
Boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eş diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığından; boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitireceği için; mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davalı yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmesi gerektiği-
Kocanın altı-yedi yıldır bir başka kadınla birlikte yaşadığı ve eşine fiziki şiddet uygulayıp hakaret ettiği, kadının da kocasına herkesin içinde ağır sözlerle küfür ve hakaret ettiği, evlilik birliğinin temelden sarsıldığı, kadının kocasına sarf ettiği sözlerin yıkıcı etkisi "senin her şeyini elinden alacağım" şeklindeki ifadeleri karşısında, kadının davaya itirazı, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, evlilik birliğinin devamında kadın bakımından artık korunmaya değer bir yararın kalmadığından boşanmaya karar verilmesi gerektiği-
Kocanın eşini evden kovduğu, hakaret ettiği ve müşterek konutun kapı kilidini değiştirdiği; kadının ise birlik görevlerini yapmadığı durumda; boşanmaya neden olan olaylarda kocanın daha ağır kusurlu olduğu; evlilik birliğinin temelden sarsılmasında kadın, az da olsa kusurlu olup, kadının, kocanın boşanma davasına itirazının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu ve birliğin devamında taraflar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmadığından; kocanın boşanma davasının kabul edilmesi gerektiği- Koca ağır kusurlu olduğundan; boşanma yüzünden mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen ve boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği- 
Kocanın eşi ve eşinin ablasına fiziksel şiddet uyguladığı, davalı kadının ise eşini telefon mesajı göndermek suretiyle tehdit ettiği anlaşılmış olup, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğu ve bu durumun gerçekleşmesinde, her iki taraf da kusurlu olmakla birlikte; eşine göre kocanın daha fazla kusurlu olduğu; her iki tarafın da boşanma isteğiyle dava açmış olması ve gerçekleşen olayların yıkıcı etkisi karşısında; kocanın davası bakımından, TMK'nun 166/2. maddesindeki boşanma koşulları oluştuğundan; davanın kabul edilmesi gerektiği- 
Yargıtay bozma ilamı ile kocanın davasındaki boşanma hükmü ortadan kalktığından, bu durumda bozma ilamı dikkate alınarak her iki tarafın kusur durumu da değerlendirilerek boşanma ve boşanma istemlerinin fer'i niteliğindeki nafaka ve tazminat talepleri ile ilgili bir karar verilmesi gerektiği-
Evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmediğinden boşanma davasının reddedilmesi gerektiği-
Dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı evliliğin temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğundan, boşanma davasının reddine karar verilmesi gerektiği- TMK. mad. 185/3 ve 186/3 uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere kadın davalı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği-
Davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmının TMK'nun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan, bir kısmının ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak beyanlar olduğundan boşanma davasının reddedilmesi gerektiği-
 Fiziki şiddet ve hakaret, buna maruz kalan eş bakımından "onur kırıcı" nitelikte olup TMK.mad.162'de eylemlerde özel bir yoğunluk aranmadığı- Temyiz dilekçesi ekindeki davalı-davacının sunduğu fotoğraflarla ilgili tarafların delilleri sorulup toplanması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre kurulmak üzere davalı-davacının boşanma davasıyla ilgili hükmün bozulması gerektiği-