Anlaşmalı boşanmada düzenlenmeyen kişisel ilişkiye dair ortak çocuğun; emzirme çağında ve bu nedenle daha yoğun anne bakım, ilgi ve şefkatine ihtiyaç duyacağı göz önüne alındığında; mahkemece yapılan kişisel ilişki düzenlemesinde, çocukla babası arasında Temmuz ayında kurulan kişisel ilişki süresi fazla olduğu,
Evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda ilk davayı açıp boşanma nedeni yaratan davacı kocanın tam kusurlu olduğundan tarafların eşit kusurlu kabulü doğru değil ise de; TMK'nun 166/4. maddesi koşulları oluştuğundan boşanma kararı verileceği-Mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceği (TMK.174/1)-
Davalı-davacı kadının kocasının boşanma davasına yönelik itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, evlilik birliğinin devamında korunmaya değer bir hukuki yarar kalmamış ve TMK'nun 166/2. maddesi koşulları oluştuğundan kocanın boşanma davasının da kabulü ile karar verilmesi gerekeceği-
Hükme esas alınan ve boşanma sebebi olarak kabul edilen taraflar arasındaki olaylardan sonra; birlikte yaşamaları ve davacının elektronik posta iletisinde eşini sevdiğini, yanında olmak istediğini söylemesi dikkate alındığında, davacının eşini affettiği en azından aralarındaki olayları hoşgörü ile karşıladığının kabul edilmesi gerektiği; affedilen ve hoşgörüyle karşılanan olayların boşanma sebebi olamayacağı; bu bakımdan taraflar arasında evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik sabit olmadığından; davanın reddedilmesi gerektiği-
Kocanın eşine ve eşinin ailesine sinkaflı sözlerle hakaret ettiği, eşine zaman zaman şiddet uyguladığı, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, kadının ise eşine "dümbük, pezevenk" sözleri ile hakaret ettiği ve ekonomik konularda baskı yaptığı anlaşıldığından; taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olup, her iki taraf da boşanma isteği ile dava açmış olduğuna göre; davalı-karşı davacı kocanın davasının da kabulü ile karar verilmesi gerektiği- 
Tarafların karşılıklı olarak birlik görevlerini yerine getirmedikleri, evlilik birliğinin tarafların açıklanan kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığı; bu sonucun gerçekleşmesinde davalı- davacı koca, davacı-davalı kadına göre daha fazla kusurlu olduğundan her iki taraf da boşanma isteği ile dava açmış olduğuna göre; davalı-davacı kocanın davası bakımından Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesindeki boşanma koşullarının oluşmuş olduğu-
Davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmının TMK'nun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan, bir kısmının ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak beyanlar olduğundan davanın reddedilmesi gerektiği-
Türk Medeni Kanunu'nun 166/1-2 maddesi uyarınca; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekeceği, dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmının sebep ve saik açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğu, yetersiz gerekçeyle boşanmaya karar verilemeyeceği-
Kocanın, eşine fiziksel şiddet uyguladığı, bağımsız konut temin etmediği ve haklı bir sebep göstermeksizin eşinin çocuk yapma isteğine karşı çıktığı; kadının da, tartışma sırasında kocasının beden bütünlüğüne zarar verebilecek şekilde kolonya şişesi attığı anlaşıldığından, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda, koca daha ağır kusurlu olmakla birlikte kadının kocasının açtığı davaya karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması olup; kocanın davası yönünden de TMK. mad. 166/2 koşullarının oluştuğu-
Dosyada bulunan internet/facebook çıktısı, diğer kadının çektiği mesajlar ve tanık beyanlarından, kadının evi terkinden sonra bile kocanın başka bir kadınla görüşmeye devam ettiği, kocanın da başka bir kadınla görüştüğünü kabul ettiği; terke dayalı dava açılmadan karısına mesaj çekerek “eve dön, dönüp geçmişten bahsetme, ailene de sık gitmek yok, kabul edersen gel” dediği sabit olan kocanın ihtarında samimi olmadığı anlaşıldığından kadının terk ihtarında dönmemekte haklı bulunduğu- Kocanın, karısına terk ihtarını çekmek suretiyle, eşinin önceki kusurlu davranışlarını affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığı, affedilen veya hoşgörüyle karşılanan olaylar ise boşanma sebebi olarak kabul edilemeyeceğinden güven sarsıcı davranışlar içerisine giren kocanın boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu kabul edilmesi gerektiği-