Davacı-karşı davalı kocanın eşine hakaret ettiği, şiddet uyguladığı, eşini evden kovduğu, sadakat yükümlülüğüne aykırı olacak şekilde başka kadınlarla ilişkiye girdiği; buna karşılıklı davalı-karşı davacı kadının da eşine hakaret ve tehdit ettiği, iki tarafın açıklanan kusurlu davranışları sonucu evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı; ancak davacı-karşı davalı kocanın daha fazla kusurlu olduğu-
Davalı kocanın eşine fiziksel şiddet uygulamasına karşılık, davacı kadının da birlik görevlerini yerine getirmediği, eşini istemediğini söylediği, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK.md. 166/1)karar verilmesi gerekeceği-
Davalı-karşı davacı kocanın eşine hakaret ettiği, birlik görevlerini yerine getirmediği ve eşinin hastalığıyla ilgilenmediği, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK.md. 166/1) karar verilmesi gerekeceği-
Davacı kocanın eşine şiddet uygulayıp, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, davalı kadının da eşine hakaret ettiği anlaşıldığından, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın kanunen mümkün görülemeyeceği-
Davalının güven sarsıcı davranışlar içerisine girdiği, davacı kocanın ise eşine fiziksel şiddet uyguladığı, baba evine götürüp bıraktığı, arayıp sormadığı anlaşıldığından, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın kanunen mümkün görülemeyeceği-
Davalının davacıya şiddet uyguladığı , bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK.md. 166/1)karar verilmesi gerekeceği-
Davacı, HUMK. md. 433'te belirtilen 10 günlük süre geçtikten sonra hükmü katılma yolu ile temyiz ettiğinden davacının katılma yoluyla temyiz isteminin reddedildiği- Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerektiği (TMK. mad. 166)- Dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı TMK. 166'da yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğundan mahkemece davanın reddi yönünde hüküm kurması gerektiği-
Davalı kocanın eşine hakaret ettiği, birlik görevlerini yerine getirmediği, bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu-
Boşanma sebeplerinden birine dayalı olarak açılmış bir davanın ıslahla bir başka boşanma davasına dönüştürülmesinin yasal ve mümkün olduğu, ıslah dilekçesinin davalıya tebliğ edilerek kendisine cevap verme ve itirazlarını bildirme imkanının tanınması gerektiği- Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince hakimin gerekli olan tüm önlemleri almak zorunda olduğu-
Davalı-davacı kocanın eşine fiziksel şiddet uyguladığı ve onu ortak konuttan kovduğu bu sebeple taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut olduğu anlaşıldığından, artık eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın kanunen mümkün olmadığı- Davanın açılması sırasında yatırılan başvurma harcının dava dilekçesindeki bütün talepleri kapsadığı; boşanma isteğinin yanında ziynet alacağı talebinde de bulunulduğundan, ziynetlere yönelik bir dava bulunmadığından söz edilemeyeceği- Ziynet alacağının, boşanmanın fer'i niteliğinde olmayan, ancak boşanma davası ile görülebilir nitelikte bağımsız bir alacak davası olduğu, bu konuda da mahkemece bir karar verilmesi gerektiği-
