İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının ayrı ayrı takip başlatmasının yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığı, borçlunun zarara uğramasına neden olduğu ve yasal düzenlemeler karşısında alacaklıların bu davranışının hukuk düzeni tarafından korunamayacağı-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından Yasa'daki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, alacaklının ayrı ayrı takip başlatmasının yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığı, borçlunun zarara uğramasına neden olduğu-
Sözleşmenin feshi ile tapu iptali tescil istemine ilişkin mahkemece davalıya yönelik olarak kararın gerekçe kısmında adı geçen davalının hissesini davacı toprak sahibinden satın almış olması nedeni ile tapusunun iptal edilemeyeceği belirtilmiş olmasına rağmen hüküm kısmında bu davalı yönünden olumlu veya olumsuz karar verilmemesinin HMK. mad. 297 hükmüne aykırı olduğu-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Gerekçesi olmayan ya da görünürde gerekçeli olan kararların (zahiri gerekçeli karar) Yargıtayca denetiminin yapılamayacağı-
Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekeceği-
Daha önce taraflar arasında görülen menfi tespit davası sonunda verilip kesinleşen kararın kesin hüküm teşkil etmediği, takibe konu 2000 yılının Ocak ayı ile 2002 yılının Temmuz ayı arasındaki döneme ait aidat borcunun kooperatif genel kurul kararlarıyla belirlendiğinden ve genel kurul kararlarının da sözleşme niteliğinde olduğu, davacının takip konusu alacak kalemlerine uygulanması gereken azami faiz oranı'nın TBK’nın 120/2. maddesinde düzenlenen sınırı, buna göre de yıllık temerrüt faiz oranı olduğu, davacı kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacağı- Mahkeme kararının gerekçe bölümü ile hüküm sonucunun çelişkili olmasının isabetsiz olduğu-
İadesine karar verilen ziynet eşyalarının cins, nitelik ve gram ağırlığı gibi özelliklerinin gerekçeli kararda ayrı ayrı belirtilmesi gerektiği-
Mahkemece verilen kısa kararda, «önceki kararda direnilmesine, davanın kabulüne» denilmekle yetinilmiş olup, HMK. mad. 297 uyarınca, hüküm tesis edilmediğinden verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu-
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen itirazın iptali davası-