HMK'nın 125/2 maddesi yerine getirilmiş ise de yeni malikin adının karar başlığında yer almadığının görüldüğü, bilindiği ve 6100 sayılı HMK'nın 297.maddesinin 1/b bendinde düzenlendiği üzere hükümde, " tarafların veya davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilcisi ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerinin" yer almasının zorunlu olduğu, kararın bu haliyle infaz kabiliyetinin olmadığı-
Muvazaa nedenine dayalı sıra cetvelinin iptali istemini inceleme görevinin İİK. mad. 142/1 uyarınca "asliye hukuk mahkemesi"ne ait olduğu- Davacı alacaklıların alacak tutarları ve yargılama giderleri, davalıya ayrılan paydan daha az olduğundan, davacı alacaklıların alacaklarını karşılamaya yeteceği ve bu durumda mahkemece, asıl ve her bir birleşen dava yönünden, davalıya ayrılan payın ilgili dosyadaki yargılama giderleri ve vekalet ücreti dahil olmak üzere önce davacıya ait icra dosyalarına ödenmesi, artan kısım bulunması halinde davalıya bırakılmasına karar verilmesi gerektiği-
Davacının taşınmaz bedelinin miras payı oranında davalıdan tahsiline ilişkin talebi hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece davanın konusuz kaldığı kabul edilmişse de ihtiyati tedbir, geçici hukuki koruma niteliğinde olup, davaya konu uyuşmazlığı esastan sona erdirmeyeceği,bu nedenle,somut olayda yanlar arasındaki uyuşmazlık devam etmekte olup, malın iadesi talebi ile ilgili HMK'nun 297/2 maddesine göre, "hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve hakların sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." çerçevesinde bir hüküm tesisi gerekeceği-
Kısa kararda maddi tazminat davasının reddine, koşulları oluşmayan manevi tazminat davasının reddine karar verildikten sonra, gerekçeli kararda ise manevi tazminat talebinin reddine ilişkin karar kesinleşmiş olduğundan yeniden karar verilemeyeceği gerekçesiyle manevi tazminatın reddine ilişkin kısmın karardan çıkarılarak, maddi tazminat davasının reddine dair hüküm kurulduğu anlaşılmış olup, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olduğundan hükmün bu nedenle bozulması gerektiği-
Mahkeme gerekçesinde ''...davalı temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı..'' denilmiş olmasına rağmen, kararın hüküm kısmında ''takibin 16.366-TL asıl alacak, 4.188,19-TL işlemiş faiz alacağı olarak devamına'' şeklinde hüküm tesis edilmesi suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratıldığı, bu halin 6100 sayılı HMK'nun 297. maddesine aykırılık oluşturduğu-
Alt işverenin, asıl işverenin işyerinde alt işveren olarak faaliyet gösterirken kendi çalıştırdığı işçilerin sigorta primlerini de ücretleri gibi ödemek zorunda olduğu, bu yükümlülüğünü yerine getirmezse, asıl işverenin alt işveren işçilerinin ödenmeyen veya eksik ödenen sigorta primlerinden sorumlu olacağı ancak, somut olayda asıl işveren – alt işveren ilişkisinin olup olmadığı açıklığa kavuşturulmadığından, davacının sorumlu tutulmuş olmasının isabetsiz olduğu-
Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak olmadığı- Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK'nin yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum oluşturacağı-
Davalı-davacı kadının eşini sosyal ortamlardan uzak tuttuğu ve eşinin akrabalarına saygı göstermediğinin kanıtlanamadığı ancak eşine hakaret ettiği; davacı-davalı erkeğin de, kadını ve çocukları bırakarak evden gittiği, ortak çocukları ve eşiyle ilgilenmediği, başka bir kadınla güven sarsıcı davranışta bulunduğu belirtilerek boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı-davalı erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği - Gerek tefhim edilen ve zabıtla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekeceği ancak mahkemece; bilirkişi tarafından belirlenen toplam bedellerine hükmedilen ziynetlerin, nitelikleri ve ayrı ayrı değerleri hükümde gösterilmediği –
İtirazın kaldırılması ile ilgili kısa karara ilişkin duruşma tutanağının HMK. mad. 297 unsurlarını taşımadığı ve dolayısıyla itirazın kaldırılmasına dair ilam niteliğinde sayılamayacağı- Kısa karara dayalı haciz talebine binaen yapılan hacizlerin kaldırılmasına ve itirazın kaldırılmasında hükmedilen alacaklara dayalı olarak yapılan kapak hesabına dair şikayetlerin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-