Yıkımı istenen duvarların hangi davalılar tarafından taşınmazın hangi bölümlerine yapıldığının saptanmadığı; metrekare olarak miktarları gösterilmemiş kısacası tecavüze konu yerler infaza imkan sağlayacak şekilde belirlenmediği; bu nedenlerle mahkemece kurulan hükmün infaz kabiliyeti taşıdığını söyleyebilmenin mümkün olmadığı-
Borçlunun elbirliği halinde ortak olduğu taşınmazlarda borçlu ortağın alacaklısı "icra hakimliği"nden İİK. mad. 121' e göre alacağı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabileceği, doğrudan doğruya veya yetkisi olmayan icra müdürünün verdiği yetki belgesine dayanılarak dava açılması halinde dava hemen reddedilmeden, davacı tarafa icra hakiminden yetki belgesi almak üzere süre verilmesi gerektiği- İcra mahkemesinden alınan yetkiye dayalı olarak açılan davalarda kural olarak borçlu ortağın mülkiyet hakkının elbirliği mülkiyetine konu olması gerektiği- Borçlu ortağın alacaklısı tarafından açılan davalarda birden fazla taşınmaz dava konusu edilmiş ise icra takibine konu borç miktarına göre dava tarihi itibariyle taşınmazlardan borçlu ortağın payına düşecek değerin tespit edilerek borca yetecek kadar (sayıda) taşınmazın ortaklığının giderilmesine karar verilmesi, fazlaya ilişkin istemin reddi gerektiği-
Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olmasının bozma nedeni oluşturacağı, bu durumda mahkemece yapılacak işin önceki kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile yeni bir karar vermekten ibaret olduğu-
Mahkemece kurulan hükümde iptaline karar verilen pay oranlarının belli olmadığı gibi bu şekilde kurulan bir hükmün infazının da mümkün bulunmadığı, kök miras bırakandan davalıların yakın miras bırakanına mirasen intikal eden paylarının belirlenmesi (... kalan payı ayrı tutularak), gerek duyulduğu takdirde pay miktarlarının hesabı bakımından bilirkişiden denetime elverişli rapor alınması, bu şekilde belirlenen ve iptali ile davacı adına tescili gereken pay oranının hükümde açıkça gösterilmesi gerektiği-
İİK'nun 85. maddesi gereğince alacaklının bütün alacaklarına yetecek miktarda haczolunanların satışı sırasında, taşınmazların satış sırasına göre birinin yada birkaçının satılması alacaklının alacağını tüm eklentileriyle birlikte tatmine yeterli ise artık bundan sonraki diğer taşınmazların icra müdürlüğünce satışının yapılmaması gerektiği, aksi halde, icra müdürlüğünce ihaleye devam olunarak borçlunun tüm taşınmazların satılması doğru olmayıp mahkemece borcu karşılayanlar dışındaki taşınmazlara ilişkin ihalenin feshine karar verilmesi gerektiğinden ilgili takip dosyası hakkında güncel dosya hesabı yaptırılarak şikayetçiler tarafından ileri sürülen satışı yapılan taşınmazlarla dosya borcunun karşılanmasına rağmen satışa devam edildiği hususundaki fesih sebebinin yerinde olup olmadığının gerekçesiyle birlikte tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Borçlu hakkındaki icra takiplerinin kesinleşmiş olmasına, alacağın gerçek olmasına, borçlu ile davalı kayınvalidesi arasındaki yakın akrabalık nedeniyle dava konusu tasarrufun İİK. mad. 278/3-1 ve 280/1 uyarınca iptale tabi olduğu- Bedeli borçlu tarafından ödendiği halde malın borçlunun malvarlığına girmeyip üçüncü kişi borçlunun oğlu adına tescil edilmesinin nam-ı müstear bir işlem olduğu ve bu durum borçlunun üçüncü kişi lehine yaptığı bir kazandırma (bağış) olup koşulların bulunması halinde iptale tabi olduğu- Tasarrufunu iptali davalarında harç ve vekalet ücretinin, takip konusu alacak miktarı (kat'i aciz belgesine bağlanmış ise bu miktar) ile iptali istenen tasarrufun tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden nispi olarak hesaplanacağı-
Hüküm kendi içinde çelişki içermekte olup infazda tereddütler oluşturacağından bu şekilde karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-