Takip dayanağı ilamda "Euro ve USD" üzerinden hükmedilen asıl alacaklar icra takibine konulmuş olup, borçlu her iki alacak kalemi yönünden de faiz itirazında bulunmuş, Mahkemece, sadece Euro alacağına ilişkin faiz yönünden icra emrinin düzeltmesine karar verilmiş olduğundan, USD üzerinden talep edilen alacağın faizine yönelik itiraz hakkında açıkça hüküm kurulması gerektiği-
Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği- Davaya konu bağımsız bölümlerin maliklerinin dava dışı üçüncü kişiler olduğu, yokluklarında görülen böyle bir davada verilen kararın onlara karşı infaz edilme ve kesin hükümden söz edilme olanağı bulunmadığı, davada taraf olmayanlar hakkında leh veya aleyhinde bir karar verilemeyeceği gözetilmeksizin, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshedildiğinin sabit olması ve fesihten dolayı tarafların haklarının bulunmasına rağmen, sözleşmenin ayakta olduğu kabul edilerek bağımsız bölümler hakkında tapu iptal ve tescil kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece yapılacak işin; taraflarca sunulan tüm delilleri ile birlikte talebi değerlendirmek, sonucuna göre kabul sebebini içeren, tarafları doyurucu, hukuki denetimi mümkün ve özellikle Anayasa'nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK'nun 297. ve 27.maddeleri de gözetilerek gerekçelerini açıkça kaleme aldığı anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte bir hüküm kurmak olması gerekeceği, eksik incelemeyle gerekçesiz şekilde hüküm kurulamayacağı-
Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna ilişkin şikayetin incelenerek tebligatın usulsüz olduğu sonucuna varılması halinde, usulsüz tebligattan haberdar olunan tarihe göre şikayetin süresinde olması durumunda, tebliğ tarihinin TK.'nun 32. maddesi yarınca düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, borçlunun, bonoda aval veren olduğundan, takip edilebilmesi için protesto çekilmesine gerek olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğinin görüldüğü, mahkemece, borçlunun senedin protesto edilmesi gerektiğine ilişkin şikayeti dışında sair itiraz ve şikayetleri incelenmeksizin ve herhangi bir değerlendirmeye yer verilmeksizin sair itiraz ve şikayetlerini de kapsar biçimde “davanın reddi” yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece, HMK'nun 297. maddesi gereğince; bilirkişi raporuna neden itibar edildiğinin genel bir ifade ile değil, nedenleri ile birlikte açık şekilde belirtilmesi ve ayrıca borçlu vekilinin takibin iptaline ilişkin ilk iddiası hakkında inceleme yapılıp olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalının duruşmadaki beyanında taşınmazın kendi kullanımında olduğunu kabul etmiş olmasına rağmen, mahkemece kiracılık ilişkisi olduğu gerekçesiyle bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu- Davaların birleştirilmesi hâlinde, birleştirilen davalar birlikte görülmekle birlikte ayrı dava olma özelliğini korudukları ve her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği-