Gerekçenin, ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olmasının aranması gerekeceği, gerekçenin bu niteliği, yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliğinin de tartışma götürmez bir gerçek olduğu-
Mahkemece verilen kararın gerekçesinde "davanın reddine" denilmiş, hüküm kısmında ise "davanın kabulü" şeklinde hüküm kurulmak suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmış olup, hüküm ile gerekçe arasındaki bu çelişki nedeniyle HUMK’un 381. ve 388 (HMK’nın 294 ve 297) maddeleri uyarınca hükmün bozulmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
Mahkemece; aynen iadesine karar verilen 1 adet suriye cinsi beşi bir yerdenin niteliği, gram ve ayarı belirtilmediği gibi yine hükümde aynen iadesine karar verilen 1 adet zincirin de gram ve ayarı belirtilmeyerek infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm tesis edildiğinin anlaşıldığı, kararın bu hali ile açık ve infaza elverişli olmadığı, o halde, mahkemece; hüküm altına alınan suriye cinsi beşi bir yerde ile zincirin gram, ayar ve niteliklerinin tespiti için deliller değerlendirilip, söz konusu ziynet eşyalarının gram ve ayarının hükümde ayrı ayrı gösterilerek ve davalının infaz sırasında seçimlik hakkının kullanılması (aynen iade veya bedeli tercih etmesi) bertaraf edilmeden taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde HMK'nın 297. maddesine aykırı hüküm tesisinin doğru olmadığı-
'Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılacağı- Mahkeme kararlarında her iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, ret ve üstün tutma nedenleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonucu ve hukuki sebeplerin açıkça gösterilmesinin zorunlu olduğu- İhtiyati tedbir talebinin reddine karar verilirken, gerekçelerin karar yerinde tartışılmaması ve hangi hukuki sebeple karar verildiği gösterilmeden gerekçesiz olarak ret kararı verilmesinin hatalı olduğu-
Mahkemece, hüküm kısmında gerekçe kısmında tartıştığı ve reddettiği talepler ile ilgili kararına yer vermediği, şikayetçinin tüm talepleri kabul edilmiş gibi davanın kabulüne şeklinde karar verdiği ve bir kısım nafaka tutarı ile faizi hususunda düzeltme yaptığı anlaşıldığından, kararın gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında tereddüt oluşturabilecek çelişkinin giderilerek hüküm tesisi için mahkeme kararının re'sen bozulması gerektiği-
Mahkemece sunulan ödeme dekontlarından 2015 yılı 3. aydan 12. aya kadar aylık 500 Euro karşılığı toplam 10 aylık 5000 Euro ödendiği ve bu ödemelerin takipte istenilen miktardan mahsubu gerektiği gerekçesi ile bakiye miktar üzerinden takibin devamına karar verilmiş ise de takip ile talep edilmeyen aylar kirasının da göz önünde bulundurularak hüküm kurulmasının yerinde olmadığı-
Hükümlerin kurulmasında esas olan kısa karar olup, gerekçeli kararın da buna uygun olması gerekeceği-
Mahkemece, her bir dava hakkında değerlendirme yapılarak ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde sadece asıl ve birleşen davalar yönünden hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Davacının dava dilekçesinde ihbar tazminatı alacağını da talep etmesine karşın, mahkemece davacının ihbar tazminatı talebine ilişkin olumlu olumsuz bir karar verilmemesinin usule ve kanuna aykırı olduğu-
Dava hükmünün ilk bendinde, hükme esas alındığı anlaşılan bilirkişi raporu içeriği ve hangi hususlarının infaza konu olacağı ayrı ve tereddüde mahal vermeyecek açıklıkta belirtilmeksizin sadece; "Davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile; takibin 25/09/2014 tarihli bilirkişi raporunun sonuç bölümünde belirtilen miktarlar üzerinden devamına," şeklinde hüküm kurulmasının HMK mad. 297'ye aykırı olduğu-