Davalı, icra takibindeki itirazından vazgeçmekle, haksızlığını kabul etmiş sayılacağından, yargılama gideri ve takipteki miktar üzerinden inkâr tazminatına hükmetmek gerekeceği-
İtirazın iptali davası nedeniyle icra takibinde borçlu, icra dairesinin yetkisine, dava sırasında da mahkemenin yetkisine itiraz etmiştir. İcra dairesinin yetkisine itiraz, takip engeli oluşturduğundan öncelikle icra dairesinin yetkisi incelenir ve icra dairesi yetkisiz ise dava reddedilir. Somut olayda davalı, varlığı ileri sürülen sözleşmeyi kabul etmediğine göre, davalının yerleşim yeri icra daireleri yetkilidir. Bu nedenle itirazın iptali davasının reddi gerekirken, ikinci aşamada gözetilmesi gereken mahkemenin yetkisine yönelik itirazın incelenerek, dava dilekçesinin bu yönden reddine karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Hüküm tarihinde iflasın ertelenmesi sebebiyle ihtiyati tedbir kararı verilmiş ise iflasın ertelenmesi kararının sonucunun beklenmesi gerektiği-
İtirazın iptali davalarında mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkisine ilişkin itirazı incelemek suretiyle ortada yetkili icra dairesince yapılmış bir takibin bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekir. İcra dairesinin yetkili olmadığı saptanırsa, yetkili icra dairesinde yöntemine uygun olarak yapılmış bir icra takibi olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
HUMK’nun 67 (yeni HMK’nun 77.) maddesi gereğince, gecikmenin zarar oluşturacağı durumlarda, mahkemece kesin bir süre verilerek, “vekaletnamesini getirmek koşuluyla” vekilin dava açmasına veya usul işlemlerini yapmasına izin verilebileceği–
İcra tazminatının niteliği gereği, buna ayrıca yasal faiz işletilemeyeceği-
Kardeşler (yakın akrabalar) arasındaki kira sözleşmesinin tanıkla ispatlanmasının mümkün olduğu-
Dava konusu bonoyu davacı ve davalı borçlu sıfatı ile birlikte imza etmişlerdir. TTK.’ nun 690 ve 636. maddeleri gereğince senette yazılı borçtan taraflar müteselsilen sorumludurlar. BK.’ nun 146. maddesinde “...müteselsil borçlulardan her biri alacaklıya yapılan tediyattan birbirine müsavi birer hisseyi üzerine almaya mecburdurlar ve hisseden fazla tediyata bulunan fazla ile diğerlerine rücu hakkına haizdir...” hükmü yer almıştır. Alacaklı dava dışı kişinin imzaladığı ibraname gözetildiğinde davacının takipten önce ve sonra ödeme yaptığı tespit edildiğine göre müteselsil borçlu davalının ½ oranında sorumlu olduğu dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Çekin süresinde bankaya ibrazı, karşılığı bulunmaması halinde yasa gereğince bankanın sorumlu olduğu asgari miktarın ödenmesi talebini de içereceği; bankanın çekteki keşideci imzasını kontrol etme yükümlülüğü bulunmakta olup, çekin sıhhati bakımından mahkemece çekteki imzanın keşideciye ait olup olmadığı hususunda araştırma yapılarak, bankanın sorumluluğu yönünden oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Kiracı bir yıl süreli sözleşmeyle oturduğu taşınmazı(haklı bir neden olmaksızın) süresinin bitiminden önce tahliye ederse dönem sonuna kadar olan kiradan sorumludur. Kiracı, kira bedelinin miktarı tanıkla ispat yasağı sınırının üstünde olduğundan kiralananı söylediği gün boşaltıp anahtarını yöneticiye teslim ettiğini tanıkla kanıtlayamaz. Anahtarın kiralayana dönem sonunu 3 ay geçe teslim edildiği tartışmasız olup, kiracı dönem sonuna kadarki kiradan sorumlu ise de; BK.’ nun 98/2. maddesi göndermesiyle aynı yasanın 44. maddesi uyarınca kiralayanın da zararın artmasına neden olmaması gerekir. Bu sebeple mahkemece bilirkişi, incelemesi yaptırılarak kiralananın ne kadar sürede kiraya verilebileceği saptanarak kiralayanın alacağının belirlenmesi gerekeceği-