Bir hukuki işlemin 4077 s. Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde kanunda tanımlanan taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olmasının gerekeceği- Kefil olunan kredi sözleşmesi tüketici kredisi olmadığından itirazın iptaline ilişkin uyuşmazlığa bakma görevinin genel mahkemelere ait olduğu-
Kural olarak alacağı ispat yükü davacıya aittir. Bu durumda mahkemece öncelikle dava dilekçesi ve bu bağlamda alacağın dayanağı olarak gösterilen cari hesap özetinin ilişkili olduğu satışlarla, tespit sırasında davalı şirket yetkilisinin beyanı dikkate alınarak, sözü edilen mallarla alacak arasındaki ilişkinin davacı yana açıklattırılması ve bu kapsamda bütün delillerin bir arada değerlendirilmesi ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Birden fazla davalının bulunduğu davada davalılardan biri hakkında verilen kararın kesinleştiği, bu durumda diğer davalının sebepsiz zenginleşmediği noktasında, ödeme savunmasını kanıtlayamamış olması karşısında ve birinci davalı hakkında kararın kesinleştiğinden, ikinci davalı yönünden de aynı miktar üzerinden davanın kabulü gerekeceği-
Kural olarak “kapalı fatura”nın ödemeye karine teşkil edeceği ve dosyaya sunulan faturaların “kapalı fatura” olduğunun tespiti ile davanın kabulüne karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Kefil, borçlu ile birlikte müteselsil kefil ve müşterek müteselsil borçlu sıfatı ile veya bu gibi diğer bir sıfatla borcun ifasını deruhte etmiş ise alacaklı asıl borçluya müracaat ve rehinleri nakde tevdi ettirmeden evvel kefil aleyhine takibat icra edebileceğine göre mahkemenin davayı kabul etmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı- NOT: Yeni TBK. 586/I uyarınca; borçluya gönderilen ihtarın sonuçsuz kalması veya borçlunun açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde bulunması halinde müteselsil kefile başvurabileceği-
Davacının kullandığı kredinin teminatı olarak dava dışı kişi tarafından taşınmazın ipotek ettirildiği, bu ipotek nedeni ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapıldığı, icra dosyasının borcun tahsil edilmesi nedeni ile işlemden kaldırıldığı, asıl borç sona erdiği için fer’ilerinin de son bulduğu, davacının faiz alacağı konusunda hakkını saklı tutmadığı gerekçesi ile mahkemenin davayı reddetmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Mahkemece ara celsede tarafların ticari defterlerini sunmaları için kesin süre verilmiş ise de, kesin sürenin hukuki sonuçları açıklanıp anlatılmamış olup sonraki celsede her iki taraf vekilinin de ticari defterlerini sunmaları için yeniden süre istemelerinin dikkate alınmamasının savunma hakkının kısıtlanmasına yol açacağı-
Hükmedilen toplam alacak gecikme zammını da kapsamaktadır. Gecikme zammı “faiz” niteliğinde olup, faize faiz yürütülmesinin yasaya aykırı olacağı-
Zamanaşımına uğrayan çek nedeni ile yapılan takipte ve açılan itirazın iptali davasında, davacı alacaklı, kambiyo hukukuna ve çeke dayanamayacağından çeki kendisine veren davalıya karşı akdi ilişkiye dayanarak alacak iddia edebileceği, dava konusu çekin yazılı delil başlangıcı olacağı gözetilerek, davacıdan tanık dâhil alacağının kanıtlaması yönünden delillerini ibraz olanağı tanınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Alım-satım sözleşmesinden kaynaklanan faturaya bağlanmış alacağın likit olduğu gözetilmeden, inkâr tazminatına hükmedilmemesinin bozmayı gerektireceği-