Fatura tek başına alacağın kanıtı değildir. Faturanın dayanağı temel ilişkinin ispatı gerekir. Ayrıca tek yanlı olarak düzenlenen faturanın, faturayı düzenleyen davalının kendi ticari defterine kayıt edilmiş olması da, alacağının varlığını ispatlamaz. Somut olayda davalı, davacıdan satın aldığı ve bedelini ödemediği mal için davacıya hizmet verdiğini ve bu nedenle fatura düzenlediğini belirtmişse de, bu faturanın davacı şirkete veya yetkilisine tebliğ olunduğunu ispatlayamamıştır. Bu durumda mahkemece, ispat külfetinin davalı yanda olduğu ve hizmet bedeli talep etmesine ilişkin akdi ilişkiyi kanıtlaması yönünde davalıdan delilleri sorularak, oluşacak sonuca göre karar gerekirken, “tek yanlı olarak düzenlenen hizmet faturasının kendi defterinde kayıtlı olduğu” gerekçesiyle, yazılı şekilde karar verilmesinin, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Senedin önyüzünde şirket kaşesi üzerinde tek bir imzanın bulunduğu,senedin tanzim tarihi itibariyle keşideci şirket yetkilisinin yetkisinin devam edip etmediği araştırılarak, devam ediyorsa TTK.nun 678. maddesi uyarınca davacının şahsen sorumlu olacağı,yetkisi devam ediyorsa senet üzerindeki tek imzanın keşideci şirketi sorumlu kılacağı, davacının şahsi sorumlunun bulunmayacağı-
Zamanaşımına uğramış olan bonolar nedeniyle kambiyo hukukundan kaynaklanan haklar yitirilmiş olduğundan ve davacı temel ilişkiye dayandığını belirttiğinden, somut olayda dava konusu bonolar yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilir ve davacı alacağını tanık dâhil her türlü delille ispat edebilir. Başka bir anlatımla ispat külfeti davacı taraftadır. Davacı TTK.’ nun 644. maddesine dayalı bir iddiada bulunmadığı için, somut olay bakımından TTK.’ nun 644. maddesinin uygulama yeri yoktur. Hal böyle olunca ispat külfetinin davalıya yüklenmesi usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar kurulmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Süresinden sonra yapılan itiraz icra takibini durdurmayacağından ve somut olay bakımından süresinde yapılmış bir itirazdan söz edilemeyeceği için, dava konusu icra takibi kesinleşmiş olduğundan ve dava şartları re’sen gözetilmesi gerektiğinden, somut olayda da dava şartı oluşmadığından, başka bir anlatımla kesinleşmiş icra takibine karşı dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığından, davanın bu nedenle reddi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar oluşturulmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
İtirazın iptali davasının görülebilmesi için, davacı alacaklının yetkili icra dairesinde ilamsız takibe başlaması veya icra dairesinin yetkisine itiraz edilmemesi gerekir. İcra takibinin yetkisiz icra dairesinde başlatıldığının tespiti halinde dava ön şartı bulunmadığından reddi gerekeceği; bu durumda ise karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT.’nin 7/2. maddesi uyarınca maktu vekâlet ücretini geçmemek üzere nispi vekâlet ücretine hükmetmek gerekeceği-
Çek asıllarının bankaya bırakılarak kısmi ödemenin talep edilmesi halinde bankanın ödeme yükümlülüğü bulunacağı-
Açılan dava sonunda borcun bir kısmı bakımından itirazın iptaline karar verildiği, davalının bakiye borcunun aidat ve personel avans borcu olduğu, aidat borcu bakımından taleple bağlı kalınması gerektiği belirtilerek, davanın kısmen kabulünde usul ve yasaya aykırılık olmadığı-
Davacının delileri arasında “davalı şirket kayıtları” da bulunmaktadır. Her ne kadar taraflar arasında akdi ilişki bulunmaması halinde tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin kanıtı olamaz ise de, dava konusu faturaların davalı defterine kaydedilmesi halinde akdi ilişkinin mevcudiyetinin benimsenmiş sayılacağından böyle bir durumda TTK.’ nun 21. maddesinde öngörülen 8 günlük süre içinde faturalara itiraz edilmemesinin fatura münderecatının kesinleşmesi sonucunu doğuracağı gözetilerek, somut olay bakımından davalının ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak iade faturası da irdelenmek suretiyle deliller hep birlikte değerlendirilerek oluşacak duruma göre karar vermek gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının, hükmün bozulmasını gerektireceği-
Elektrik tüketiminden kaynaklanan alacak likit nitelikte olduğundan alacaklı yararına tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Mahkemece, “iflasın açılmasından sonra doğan teminat mektubu komisyonu alacağının masa borcu niteliğinde olmadığı, iflastan sonra doğan borç için iflas idaresi aleyhine icra takibi yapılamayacağı, bu nedenle müflis şirket İflas İdaresi Memurlarının icra takibine itirazlarının haklı olduğu, takipte pasif husumetin bulunmadığı” gerekçesiyle “davanın reddine” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-