Gayrimenkul tellallığı akdinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı, geçerli olmayan bu sözleşmeye dayanılarak tellalık ücreti talep edilemeyeceği, yapılacak takibe itiraz üzerine, itirazın iptalinin istenemeyeceği-
Davalının, icra dairesinin yetkisine de itiraz etmesi üzerine mahkemece BK.’nun 73. (şimdi; TBK.nun 89.) maddesi uyarınca yetki itirazı reddedilmişse de, kambiyo senetleri ‘aranacak borçlar’dan olup, somut olayda BK.’nun 73. (şimdi; TBK.nun 89.) maddesi hükmü uygulanamayacağından, bu durumda mahkemece ‘takibin yetkisiz icra dairesinde yapıldığı’ gözetilerek, dava şartı olan bu husus hakkında öncelikle bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin bozmayı gerektireceğini”
İİK.’ nun 67/2. maddesi gereğince, faturadan kaynaklanan alacağın likit nitelikte olduğu gözetilerek mahkemece davacı-alacaklı lehine hüküm altına alınan miktarın %20’ı oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Davalı kefilin, kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olup, kefilin bu yönler gözetilerek hesaplanan borcu bilinebilir olduğundan, İİK.’ nun 67/2. maddesi gereğince hüküm altına alınan miktarın %20’si oranında davacı banka yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Ödenip ödenmediği uyuşmazlık konusu olan kira faturasının fotokopisinden söz konusu faturanın “kapalı fatura” olarak düzenlendiği görülmektedir. Bu durumda mahkemece, uyuşmazlık konusu faturanın aslının celp edilip, anılan faturanın kapalı olup olmadığının değerlendirilerek, kapalı fatura olması halinde “bu durumun ödemeye karine teşkil ettiği” gözetilip, tüm deliller birlikte değerlendirilip bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-
Davacı bankanın icra takibine ve davaya konu alacağının davacı ile dava dışı kişi arasında imzalanan Banka Kredi Sözleşmesinden kaynaklandığı ve bu niteliği ile likit nitelikte olduğu düşünülmeden hükmolunan toplam miktar üzerinden davacı banka lehine İİK.’ nun 67/2. maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile bu talebin reddinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davalı “altın satışlarının peşin yapıldığını ve davacıdan almış olduğu altının parasını peşin ödediğini” savunmuştur. Peşin satışta “mal ve satış bedelinin aynı anda verildiğine” dair yasal karine mevcuttur. Altın satışlarında bu karinenin aksine bir adet ya da teamül bulunmadığı dosyaya sunulan Kuyumcular Odası’nın cevabi yazısı ile sabittir. Bu durumda mahkemece somut olay bakımından ispat külfetinin, yasal karinenin aksini iddia eden davacıda olduğu gözetilmeden, ispat külfetinin tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının bozmayı gerektireceği-
Çek asıllarının bankaya bırakılarak kısmi ödeme talep edilmesi halinde bankanın ödeme yükümlülüğü bulunacağı-
Kredi borçlusu olan davalı şirketin tüketici sayılmayacağı gibi, dava konusu genel kredi sözleşmesi de aynı yasanın 10. maddesinde düzenlenen “tüketici kredisi” niteliğinde kabul edilemez. Bu durumda mahkemece uyuşmazlığın genel kredi sözleşmesi hükümleri uyarınca çözümlenmesi gerekirken, somut olayda uygulama yeri bulunmayan 4077 sayılı Yasanın 4822 sayılı Yasayla değişik 10/5. maddesi hükmü esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının bozmayı gerektireceği-
“Kredi kartı sözleşmesinde yer alan imzanın davalıya ait olmadığını” bilerek bankanın icra takibine geçtiği düşünülemeyeceğine göre, takipte kötüniyetli kabul edilerek, aleyhine tazminata hükmedilmesi isabetli olmayıp, hükmün bu nedenle bozulması gerekeceği-