Fona devredilen bankalar harçtan sorumlu değillerdir. Ayrıca mahkemenin görevindeki değişiklik nedeni ile davanın genel mahkemelere gönderilmesi durumunda, davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilemeyeceği-
Mahkemece, “çekin süresinde ibraz edilmediği, davacının ciro yoluyla hamil olup, keşideci ile aralarında temel ilişkinin bulunmaması nedeniyle TTK.’ nun 644. (şimdi; TTK.'nun 732.) maddesine göre talepte bulunduğu, takibin ve davanın bir yıllık zamanaşımı süresinde içerisinde açılmadığı” gerekçesiyle “zamanaşımı nedeniyle davanın reddine” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Davalı, davacı kiralayan ile dava dışı kiracı arasında akdedilen bir yıl süreli kira sözleşmesine müşterek ve müteselsil kefil olarak imza koymuştur. Kira sözleşmesi bir yıl süreli olup, sözleşmenin “özel şartlar” başlıklı bölümünde “Kefilin kefaleti müşterek ve müteselsil olup, kefil kontratın ilk yapıldığındaki kira dönemi ve belirtilen süre için kefaletin mevcudiyetinin devamını, beyan ve imzasıyla kabul ve taahhüt eder” hükmü yer almaktadır. Açıklanan hususlar ve BK. nun 484 v.d. maddeleri hükümleri de gözetilerek, davalının sorumlu olacağı dönem ve borçluluğunun tespiti yönünden bir inceleme yapılmaksızın, “davanın kabulüne” karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Davacının satım sözleşmesi iddiasının aksi davalı tarafça ileri sürülmemiş olması karşısında, davacının ikametgâhında takip ve dava açmasında yasaya aykırı bir yön bulunmayacağı-
Mahkemece toplanan delillere göre, taraflar arasında süregelen ticari ilişki olduğu,son siparişin de davalı elamanınca yapıldığı ve gönderilen ürünlerin bir kısmının kullanılarak belli bir miktarın ödenmesi olguları birlikte değerlendirildiğinde, davalı şirketin satılan malları kabul ettiği sonucuna varıldığı, malların standartlara uygun olmadığı gibi yasal sürede ayıp ihbarı da yapılmadığı ve satın almaktan tek taraflı vazgeçme mümkün olmadığı, gerekçesiyle davanın kabulü ve %40oranında davacı yararına inkar tazminatına karar verilmesinde yasaya aykırı yön bulunmadığı-
Kaçak elektrik kullanımı haksız fiil niteliğinde olup, uyuşmazlığın çözümü yargılamayı gerektirdiğinden, alacak miktarı likit değilse de, abonelik sözleşmesi uyarınca elektrik enerjisinin normal kullanımından kaynaklanan tahakkuk bedeli likit olduğundan, bu miktar saptanıp, kaçak kullanım dışındaki normal kullanım bedeli üzerinden davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Kefilin sorumluluğu kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile sınırlı olup, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda kefilin kefalet sınırı ve temerrüt tarihi açıkça belirtilmediği gibi, asıl alacağın nasıl hesaplandığı da belirtilmediğinden, yetersiz bilirkişi raporuna dayanan mahkeme kararının bozulması gerekeceği-
Dava, araç kiralama sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece, “davalının borca ve icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği, davalının ikametgâhının İzmir olması nedeni ile İzmir dışında açılmış icra takibi ve davanın reddi” doğrultusundaki kararının yerinde olduğu-
Bankanın, kendi kusurundan kaynaklanan gecikme cezasına çarptırılmış olduğu, bankanın, kendi kusurundan kaynaklanan zararın davalılara yüklenemeyeceği, bu nedenle “davanın reddi, kötü niyetli olmadığından inkâr tazminatına da yer olmadığına” dair kararda yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Dava konusu tüketici kredisi olduğundan, görevli mahkemenin ‘Tüketici Mahkemeleri’ olacağı-