Davacının dayandığı akit tablosunda; davalıların “ipotek limiti miktarınca borcun tamamından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarına” dair bir ibare bulunmakta ise de, kefalete ilişkin bir ifadeye rastlanmamakla, bu durumda davalının “kefil” olarak değil, “müşterek ve müteselsil borçlu” olarak kabulü gerektiğinden, İİK. nun 45. maddesinin göz önünde tutulması gerekeceği-
Davacının dosyaya ibraz ettiği irsaliyeli faturadan davalının davaya konu malları teslim aldığı anlaşılmaktadır. Davalı, her ne kadar bu malları davacının dava dışı kişilerle olan ticari ilişkisi nedeni ile teslim alıp, malları dava dışı kişilere teslim ettiğini belirtmişse de, bu durumu ispatlamak davalıya aittir. Davanın niteliği itibarı ile bu konuda tanık dinletmesi de mümkün değildir. Bu durumda davalıya iddiasını ispat yönünde imkân tanınarak, oluşacak duruma göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda; davacı tarafın çekin karşılıksız çıkması üzerine, çek bedelini şüpheli alacaklar hesabına aktardığı, davalının ise bu çeke ilişkin olarak davacı adına alacak kaydı yapılmadığı, çekin ödeme vasıtası olmasından dolayı, davalı kayıtlarında ödeme olarak kaydedilmiş olmasının doğal olduğu, cari hesap mutabakatının çek bedelinin ödendiği anlamına geldiği, davalının “çek bedelini ödediğini ispatlayamadığı” gerekçesi ile davanın kabul edilmesinde yasaya aykırı yön bulunmadığı-
İİK.'nun 67. maddesi uyarınca açılmış itirazın iptali davasına ilişkin temyizin nispi harca tabi olduğu ve yasa uyarınca nispi harcın, 1/4’ünün “temyiz harcı” olarak alınacağı, harcın eksik tahsil edilmesi halinde ise, mahkemece muhtıra çıkarılarak tamamlanmasının isteneceği-
Davacının kat ihtarından önceki işlemiş akdi faiz talebi konusunda mahkemece olumlu ya da olumsuz bir karar alınmamasının bozmayı gerektireceği-
Akdi ilişkinin varlığı davalı yanca kabul edilip, malların teslim edilmediği ileri sürülmekle, HUMK. nun 10. maddesi uyarınca takibin alacaklı ikametgâhının bulunduğu yer icra dairesinde yapılabileceği-
Çek asıllarının bankaya bırakılarak kısmi ödemenin talep edilmesi halinde, bankanın ödeme yükümlülüğü bulunduğu-
Davalı yan, gerek icra takibine vaki itirazında, gerekse de davaya cevap dilekçesinde “mal alımı karşılığında doğan tutarın davacı firma hesabına havale edildiğini” ileri sürmüş, nitekim davalı defter kayıtları üzerinde yapılan incelemede takip tarihinden sonra davadan önce bu tutarın davalı şirketçe ödendiği tespit edilmiştir. Bu durumda bu ödeme göz önüne alınarak karar vermek gerekirken, “davanın kabulüne” karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Davacının alacağı likit ve davalı itirazında haksız çıktığına göre, haksız çıkılan miktar üzerinden, davalının inkâr tazminatına mahkûm edilmesi gerekeceği-
Mahkemece İİK. nun 40/2 maddesi gereğince davacının fazla ödeme yaptığı icra dairesinden icranın eski hale iadesini talep hakkı olduğundan, “dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı” gerekçesi ile davayı reddetmesinde yasaya aykırı yön bulunmadığı-
