Taraflara ait ticari defterlerin incelenmesi sonucu, davalıya ait işletme defterinde, davacı şirketin düzenlediği ve alacağın dayanağı faturaların kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. TTK. nun 84. maddesinde;’’kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhine delil sayılır.’’ hükmü yer almaktadır. Mahkemece bilirkişi raporundaki tespit ve anılan yasa hükmü gözetilmeden oluşturulan kararın bozma gerektireceği-
Bir örneği dosyaya sunulan belgede “dava konusu icra takip dosyasındaki borca mahsuben bir senet verildiği” tartışmasızdır. Bu durumda mahkemece, “dava konusu borcun ödenmesinin, bu senedin tarihine kadar ertelendiği”nin taraflarca kabul edilmiş sayılacağı gözetilerek, bu tarih gelmeden önce dava açılmasının “mevsimsiz açılmış bir dava olup olmadığı” yönü üzerinde durulup tartışılarak sonuca göre bir karar vermek gerekirken, bu yön üzerinde durulmadan oluşturulan kararın bozulması gerekeceği-
Davacı, takip dayanağı çeki zamanında bankaya ibraz etmemekle, bu çeke dayalı takip hakkını yitirmiş ve bu durumda hamil-lehtar olarak davacının, alacak iddiasını temel ilişkiye dayalı olarak ispat etmesi gerekirse de, davalı taraf çeke yönelik olarak banka havalesi ile ödeme yaparak temel ilişkiyi kabul etmekle, bu durumda ispat külfeti yer değiştirip, davalının ödeme ve çekin 3. kişiye teminat olarak verildiği yolundaki savunmasını kanıtlaması gerekeceği, bu yön gözetilmeden, ispat külfetinin tayininde hataya düşülmesinin bozmayı gerektireceği-
Davacı, “davaya konu fatura içeriğindeki malları davalı şirket yetkilisine teslim ettiğini” iddia etmiş ve bu iddiası ile ilgili “malzeme teslim fişi” başlıklı belgeyi sunmuştur. Davalı ise “söz konusu teslim fişindeki malzemelerin kendilerince teslim alınmadığını ve imzaların şirket yetkilisine ait olmadığını” savunmuştur. Bu durumda mahkemece, davacı yanca sunulan malzeme teslim fişindeki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşan duruma göre karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; çekin keşide tarihinde davalı şirketi temsil ve ilzama yetkisi olmayan davalı kişinin imzasından dolayı, çek bedelinden şahsen sorumlu tutulması ile şirket yönünden davanın reddi ile çek altında imzası bulunan yönünden davanın kabul edilmesinde isabetsizlik bulunmayacağı-
Davacı takip dayanağı çeki zamanında bankaya ibraz etmemekle, bu çeke dayalı takip hakkını yitirmiş ve bu durumda hamil-lehtar olarak davacı, alacak iddiasını temel ilişkiye dayalı olarak ispat etmesi gerekirse de, davalı taraf çekteki imzasını inkâr etmediği “çekleri hatır ilişkisi için verdiğini” öne sürerek, aralarındaki hukuki ilişkinin varlığını kabul etmekle, bu durumda ispat külfeti yer değiştirip, davalının “çeklerin davacıya hatır için verdiğini kanıtlaması gerekeceği, bu yönü göz ardı eden mahkeme kararının bozulması gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; davacı alacaklıca da kabul edilen yetki itirazının kaldırılması veya iptali için ayrıca bir mahkeme kararına gerek olmadığı gibi, bu konuda yasal düzenlemede bulunmadığı, davalı tarafın konuya ilişkin şikâyetinin icra mahkemesinde reddedildiği, davacı yan defterinde kayıtlı olup, davalı yan defterinde kayıtlı olmayan faturaya ilişkin olarak hatırlatılmasına rağmen davacı tarafın yemin teklif etmediği, davalının takip tarihinden önce temerrüde düşürüldüğüne dair belge de ibraz edilmediğinden, mahkemenin bilirkişi raporu doğrultusunda “davanın kısmen kabulüne” karar vermiş olmasında isabetsiz bir yön bulunmadığı-
Dava konusu uyuşmazlık Tüketici Kredi Sözleşmesinden kaynaklandığından, görevli mahkemenin tüketici mahkemeleri olacağı-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; mahkemece toplanan delillere göre başlatılan icra takibinden sonra kısmi ödeme yapıldığı, dava tarihinden sonra da ödeme yapıldığının tespiti ile yapılan ödemelerin toplamının borçtan düşülmesi ile kalan alacak yönünden takibin devamı ve dava tarihindeki alacak üzerinden %20 oranında inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş olmasının isabetli olduğu-
Davalı borçlu, aleyhindeki icra takibinde hem borca hem de icra dairesinin yetkisine itiraz etmekle, itirazın iptali davalarında “yetkili icra dairesinde takip yapılması” dava şartlarından olup, bu durumda mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı sonuçlandırıp oluşacak duruma göre diğer talepleri inceleme konusu yapması gerekeceği-