Davalı borçlu, aleyhindeki icra takibinde hem yetki hem de borca itiraz etmekle, mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenerek sonucuna göre esasa girip girmemeye karar verilmesi gerekirken, bu yan gözetilmeden, doğrudan işin esasına girilerek karar oluşturulmasının bozmayı gerektireceği-
Davacı, banka yargılama sonunda haklı çıkmış ve “bakiye karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline” karar verilmiştir. “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarıyla yasal olarak sorumlu olmadığı bakiye karar ve ilam harcını yatırmadığı” gerekçesi ile haklı çıkan davacıya kararın tebliğ edilmemesi hak arama özgürlüğünü engelleyici ve mahkemeye erişim hakkını kısıtlayıcı nitelikte olduğundan, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir-
Taraflar arasındaki elektrik bedelinin tahsili için yürütülen icra takibine vaki itiraz üzerine; tahsil istenen dönemin bir kısmında ‘Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği’ bir kısmında da ‘Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’ geçerli olduğundan, mahkemece yapılacak işin, konusunda uzman bilirkişiden ya da bilirkişi kurulundan değişik dönemlerde, değişik tarifelerin yürürlükte olduğu gözetilerek, Yargıtay denetimine uygun rapor alınarak oluşacak duruma göre karar verilmesi gerekeceği-
İtiraz konusu olan icra takibinde asıl alacak ve işlemiş faiz miktarı üzerinden takip tarihinden itibaren faiz talep edilmiş olup, mahkemece de toplam alacak üzerinden itirazın iptaline karar vermekle; bu durum faize faiz uygulaması sonucunu doğuracağından, bozmayı gerektireceği-
Uyuşmazlık; banka kredi sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, anılan sözleşmeye dayalı alacak bilinebilir nitelikte olduğundan, inkâr tazminatına hükmetmek gerekirken, bu yönde verilmeyen mahkeme kararının bozulma gerekeceği, ayrıca takipten sonrası için faize faiz yürütülmesine olanak sağlayacak biçimde hüküm kurulması bozma nedeni ise de, temyiz edenin sıfatı itibarı ile aleyhe bozma yapılamayacağından, bu yönün bozma nedeni yapılamayacağı-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; mahkemece alacaklı bankanın yalnız rehinin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapabileceği, rehin tutarı borcu ödemeye yetmediği zaman, alacaklının kalan alacağını iflas ve haciz yolu ile takip edebileceğinden, “davanın reddine” karar verilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Zaman aşımına uğramış çekler yönünden kambiyo hukukuna dayalı haklar yitirilirse de, taraflar arasında temel ilişki bulunması halinde bu gibi çeklere yazılı delil başlangıcı olarak dayanabileceği ve alacağın her türlü delille ispatlanması mümkün hale gelebileceği- Davacı “davalı ile arasında ödünç ilişkisi bulunduğunu” iddia etmekle, taraflar arasındaki iddiaya konu temel ilişkinin niteliği gözetildiğinde dava zamanaşımının 10 yıl içinde olduğunun kabulü ile, mahkemenin işin esasına girerek oluşacak duruma göre karar vermesi gerekeceği-
Konusu kaçak elektrik olan icra takiplerinde; söz konusu eylem haksız fiil niteliğinde olması nedeni ile kaçak elektriğin kullanıldığının tespit tarihinden itibaren, temerrüt faizi istenebilirse de, davacı alacaklı icra takibinde faizin başlangıcı olarak daha sonraki bir tarihi seçmekle mahkemece taleple bağlılık kuralı uyarınca, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Kooperatif ile üyeleri arasında açılacak dava ve takiplerde, kooperatif merkezinin bulunduğu yer mahkemeleri ve icra daireleri yetkili olup, bu yetki kuralı kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemece re’sen dikkate alınması gerekeceği-
Taraflar arasındaki davada, davalı takas ve kısmi ödeme beyanında bulunmakla “alacağın tamamen ödendiği”ne dair ispat külfetini üzerine almakta; mahkemece bu rol değişiminin göz önüne alınarak, tüm deliller birlikte değerlendirilip oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-