Telefon abonelik sözleşmesine dayalı alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada, tarafların tacir oldukları, telefon aboneliğinin şirket adına ticari faaliyette kullanılmak için kurumsal abonelik olarak yapıldığı anlaşıldığından, uyuşmazlığın genel mahkemelerde çözümlenmesi gerekeceği-
İtirazın iptali davası takip alacaklısı tarafından itiraz eden takip borçlusuna karşı açılıp, ödeme emrine itiraz edilmemiş ise alacaklının itirazın iptali davasını açmasında hukuki yararının bulunmayacağı-
Peşin satışta, malın ve bedelin aynı anda karşılıklı olarak verildiğinin kabulü gerekip, davacı taraf bu kuralın aksini iddia edip “banka havalesi ile gönderilen paranın davalı tarafından daha sonra teslim edilecek mallara karşı avans olduğunu” iddia ettiğine göre, bunu yazılı delille kanıtlaması gerekeceği-
Davacı, delilleri arasında muhtelif tarihli mal teslimine ilişkin tahsilât makbuzları sunmuştur. Mahkemece bunlardan sadece 4 tanesi yönünden davalı isticvap edilmiş, diğerleri yönünden davalı isticvap edilmeden eksik inceleme ile karar verilmiş olup, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir-
Davadan önce, borçlu tarafından yapılan ödemeler yönünden itirazın iptali davası açılmasında davacının hukuki bir yararının bulunmadığının kabulü gerektiği gibi, davadan önce ödenen miktar yönünden inkâr tazminatına da hükmedilemeyeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; mahkemece tevdi mahalli olarak tayin edilen davalı, davacıya ait olan hükmolunan kendi yedindeki parayı, “vekâletnamesinde özel yetkisi olmayan davacı vekiline ödeyemeyeceğini, avukata genel vekâletnamede verilen ahzu kabz yetkisinin bankadaki parayı tahsil etmeye yeterli olmadığını” belirterek, davacı vekiline ödemekten imtina etmiştir. Oysa ki dava konusu para bir mahkeme kararıyla tevdi mahalli olarak tayin edilen davalıya tevdi edilmiş olup, söz konusu paranın davacıya ait olduğu yine bir mahkeme kararıyla hüküm altına alınmıştır. Bu durumda davacı vekilinin genel vekâletnamesinde ahzu kabz yetkisinin bulunmasının paranın tahsili için yeterli olduğu, ayrıca bu konuda özel yetkisinin bulunmasına gerek olmadığı gözetilmeden “davanın reddine” karar verilmesinin, bozmayı gerektireceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; davalılar vekili, davaya cevap süresinden sonra “kötü niyet tazminatı” talep etmiş, davacı vekili bu talebe karşı çıkmıştır. İddia ve savunmanın genişletilmesine diğer tarafın muvafakat etmemesi halinde, bu talep ıslah edilmemişse dikkate alınmaz. Mahkemece bu yön gözetilmeden “davalılar vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin kabulüne” karar vermesinin bozmayı gerektireceği-
Mahkemece, “davalıların takibe itirazdan vazgeçmelerinin davayı kabul niteliğinde olduğu” gerekçesiyle “davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, takip konusu alacağın %40’ı (şimdi; %20'si) oranında inkâr tazminatının davalılardan tahsiline” karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
İcra takibinden önceki dönem yönünden işlemiş faize hükmedilebilmesi için, borçlunun takipten önce temerrüde düşürüldüğünün kanıtlanması gerekeceği, bu husus araştırılmadan karar oluşturulmasının bozmayı gerektireceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında; taraflar arasındaki satış ilişkisinin kapsamı üzerinde yeterince araştırma ve inceleme yapılarak, ayrıca davacının delilleri arasında yer alan yemin teklif hakkının da bulunduğu gözetilip, bunların gereği yerine getirilip oluşacak duruma göre karar verilmesi gerekeceği-