Davalı-borçlunun, dava konusu icra takibi ile ilgili ödeme emrinin tebliğinden önce hakkındaki takibi öğrenip itiraz ettiği, ancak itiraz dilekçesinde icra dosyasının numarasında hata yapıldığından, dilekçesinin dosyasına konulamadığı, ancak ödeme emrinin tebliğinden sonra bu konudaki maddi hatanın düzeltilmesi hakkında dilekçe verilerek, daha önce verilmiş olan itiraz dilekçesinin dosyasına girmesinin sağlandığı anlaşıldığından, itirazın süresinde olduğunun kabulü gerekeceği-
Dosyaya sunulan imzasız el yazılı belgelerdeki el yazısının davacı tarafından inkâr edilmemesi halinde, HUMK. nun 292. maddesi uyarınca bu belgelerin yazılı delil başlangıcı olarak kabulü ve buna göre işlem yapılması gerekir. Bu durumda mahkemece öncelikle bu yön üzerinde durularak gerek bu belgelerde yazılı çek ve senetlerle yapılan ödemelerle, gerekse de davacının kabulünde olan çeklerle yapılan ödemelerin “başka bir borca yönelik olduğunu” iddia eden davacının bu iddiasını kanıtlamakla yükümlü olacağı-
Temyiz dilekçesi verilirken, gerekli harç ve giderlerin tamamı ödenir. Bunların eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren hâkim tarafından temyiz harç ve giderlerinin tamamlanması için yedi günlük kesin süre verilmesi ve ayrıca yazılı olarak aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususunun bildirilmesi gerekir. Şayet bu süre, yasada belirtilen usule uyulmadan yazılıp altı hâkimce imzalanmadan verilmişse, dolayısı ile hâkim tarafından düzenlenmiş bir muhtıra yoksa geçerli bir bildirim yapıldığından söz etmeye olanak yoktur. Mahkeme yazı işleri müdürünün veya kalem personelinin temyiz harcı veya giderinin tamamlanması için temyiz edene süre vermesi usule aykırıdır ve mahkeme yazı işleri müdürünün veya kalem personelinin vermiş olduğu süre üzerine temyiz harcını veya giderini ödememiş olan taraf, temyiz talebinden vazgeçmiş sayılmaz. Davalı ödeme def’inde bulunmuş ve bunun delili olarak tahsilât makbuzu başlıklı bir belgeyi dosyaya sunmuştur. Ancak anılan belge içer
Mahkemece yapılan yargılama sonunda kredi kartı başvurusundaki imzanın davacıya ait olmadığının belirlenmesi üzerine "davanın reddine" karar verilmişse de; bunun eksik incelemeye dayandığı, yapılan harcamaların davalı tarafından yapılıp yapılmadığı da araştırılarak, oluşan sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Davalıların sorumlu olduğu borç miktarının belirlenmesi için, banka kayıtlarında yapılacak konusunda uzman bilirkişi incelemesinde varılacak sonuca göre karar vermek gerekirken, bilirkişi incelemesi yapılmadan oluşturulan kararın bozulması gerekeceği-
Taraflara ait ticari defterlerin incelenmesi sonucu, davalıya ait işletme defterinde, davacı şirketin düzenlediği ve alacağın dayanağı faturaların kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. TTK. nun 84. maddesinde;’’kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhine delil sayılır.’’ hükmü yer almaktadır. Mahkemece bilirkişi raporundaki tespit ve anılan yasa hükmü gözetilmeden oluşturulan kararın bozma gerektireceği-
Bir örneği dosyaya sunulan belgede “dava konusu icra takip dosyasındaki borca mahsuben bir senet verildiği” tartışmasızdır. Bu durumda mahkemece, “dava konusu borcun ödenmesinin, bu senedin tarihine kadar ertelendiği”nin taraflarca kabul edilmiş sayılacağı gözetilerek, bu tarih gelmeden önce dava açılmasının “mevsimsiz açılmış bir dava olup olmadığı” yönü üzerinde durulup tartışılarak sonuca göre bir karar vermek gerekirken, bu yön üzerinde durulmadan oluşturulan kararın bozulması gerekeceği-
Davacı, takip dayanağı çeki zamanında bankaya ibraz etmemekle, bu çeke dayalı takip hakkını yitirmiş ve bu durumda hamil-lehtar olarak davacının, alacak iddiasını temel ilişkiye dayalı olarak ispat etmesi gerekirse de, davalı taraf çeke yönelik olarak banka havalesi ile ödeme yaparak temel ilişkiyi kabul etmekle, bu durumda ispat külfeti yer değiştirip, davalının ödeme ve çekin 3. kişiye teminat olarak verildiği yolundaki savunmasını kanıtlaması gerekeceği, bu yön gözetilmeden, ispat külfetinin tayininde hataya düşülmesinin bozmayı gerektireceği-
Davacı, “davaya konu fatura içeriğindeki malları davalı şirket yetkilisine teslim ettiğini” iddia etmiş ve bu iddiası ile ilgili “malzeme teslim fişi” başlıklı belgeyi sunmuştur. Davalı ise “söz konusu teslim fişindeki malzemelerin kendilerince teslim alınmadığını ve imzaların şirket yetkilisine ait olmadığını” savunmuştur. Bu durumda mahkemece, davacı yanca sunulan malzeme teslim fişindeki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşan duruma göre karar verilmesi gerekeceği-