Bonolarda açığa senet düzenlenmesi mümkün olup, bu senedin sonradan anlaşmalara aykırı olarak doldurulduğunun ve ödeme iddiasının ancak yazılı delille ispatı durumunda dikkate alınacağı, öte yandan davacının tanık dinlenilmesine muvafakati de bulunmadığından, davalıdan “yazılı delillerini bildirilmesi” istenip, oluşacak duruma göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece husumet itirazının her zaman ve kendiliğinden değerlendirilebilecek itirazlardan olduğu dikkate alınarak, kaçak elektrik tutanağı tanzim edilen şirket ile aleyhinde dava açılan eski unvanlı şirketin aynı şirketin devamı olup olmadığı incelenmek sureti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Davalı vekili, “müvekkili şirket tarafından yurtdışından gelen yabancı konukların, davacıya ait otelde kaldıkları, ancak bu kişilerin bazıları tarafından ülkelerine dönüşte, mahkemeye başvurularak verilen otel hizmetinden şikâyetçi oldukları ve yabancı mahkemece bazı davaların kabul edildiği, bu nedenle müvekkili şirketin bazı konukların ücretini kendilerine iade ettiğini, bu bedelin davacı şirkete reklamasyon faturası ile rücu edildiğini” savunmuştur. Bu durumda mahkemece, anılan yabancı mahkeme kararları üzerinde durulup, değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalı bankanın kısmi ödeme yükümlülüğünün doğması için, çek aslının onaylı fotokopisi verilmek üzere davalı bankaya ibrazı zorunlu olup, davacının talebi kanunda belirtilen bu usule uymadığından doğrudan icra takibi yapmasının yerinde olmayacağı-
Takibe konu edilen belgeler kambiyo senedi niteliğinde olmayıp yazılı delil başlangıcı sayıldığından ve takipten önce de davacının davalıları temerrüde düşürdüğü kanıtlanamadığından, vade tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin doğru olmadığı gibi, işlemiş faiz talebinin reddi gerekirken, reddedilmemesi bozmayı gerektireceği-
Davacı faturalara dayanarak alacak iddiasında bulunmuş davalı ise akdi ilişkiyi inkâr etmiştir. Salt fatura düzenlenmesi tek başına alacağın varlığının kanıtı olamaz, ayrıca davalı vekili “irsaliyelerdeki imzaların şirket çalışanlarına ait olmadığını, müvekkilinin defterlerinin vergi dairesinde incelemede olduğu için ibraz edemediklerini” belirterek buna ilişkin tutanak ibraz etmiştir. Bu durumda davalının elinde olmayan nedenle defterini ibraz edemediği gözetilerek davalı defterinin incelenmesi için vergi dairesine yazı yazılarak defterlerin bilirkişi incelemesinde hazır bulundurulması temin edilip, davalı defterinin incelenmesi, gerekirse malın teslimine ilişkin deliller toplanarak hüküm oluşturulması gerekeceği-
Davacı, Ağır Ceza Mahkemesinde hakkında açılan davadan beraat etmiştir, dolayısıyla davacının davalı banka nezdinde gerçekleşen dolandırıcılık eyleminin tarafı olmadığı, eylemde bankanın eski çalışanı ile banka çalışanlarının el ve işbirliği içinde bulunduğu, davacı vekilinin kusur belirlemesi yapan bilirkişi raporuna karşı verdiği itiraz dilekçesinde, aynı mahiyetteki bir davayı da örnek göstererek, döviz satan kişiye daha az oranda kusur verildiğini belirterek kusur oranı yönünden ek rapor alınmasını istemesine rağmen, bu yönde ek rapor alınmadan eksik inceleme ile karar oluşturulmasının bozmayı gerektireceği-
Davacı vekili, bakiye karar ve ilam harcı yatırılmadan kararın tebliğini talep etmiş, davacı vekilinin bu talebi reddedilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nce Harçlar Kanununun ilgili maddesi iptal edildiğinden, kararın davacıya harç ödenmeden tebliği gerekeceği-