Dava faturalı satışa dayalı alacağın ödenmemesi nedeniyle yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Alacağın likit olduğu gözetilerek İİK.’ nun 67/2 maddesi hükmü gereğince davacı yararına hüküm altına alınan miktarın %40’ı oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu kalem talebin reddinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davalı, icra takibine yapmış olduğu itirazında ve davaya cevabında “kendisine atfedilen kefalet imzasının sahte olduğunu” iddia ederek “borçlu olmadığını” savunmuştur. Bu durumda “genel kredi sözleşmesindeki kefalet imzasının sahte olduğunu” bilebilecek durumda olan davacı bankanın, bu davalı bakımından yapmış olduğu takibinde haksız ve kötüniyetli kabul edilip, İİK’nun 67. maddesi uyarınca bu miktar üzerinden davalı yararına kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
İtirazın iptali davası icra takibinde borçlu olarak gösterilen ve takibe itiraz eden kişiye karşı açılır. İcra takibi gerçek kişi aleyhine yapılmış olup şirket aleyhine dava açılabilmesi pasif husumet ehliyeti yönünden mümkün değildir. Bu yön dava şartı olup, 6100 sayılı HMK’ nun 115. maddesine göre re’sen gözetilir. Mahkemece açıklanan hususlar gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Mahkemece, “davalının akdi ilişkiyi inkâr ettiği, davacının da taraflar arasında akdi ilişki bulunduğunu ispatlayamadığı, bu nedenle TBK’nun 89. maddesine göre alacaklının yerleşim yeri icra dairesinin yetkili olmadığı, icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın haklı olduğu” gerekçesi ile “davanın reddine” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Mahkemece, “benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda; davacının 8 adet elektrik tüketim faturasından dolayı abonesi olan davalıdan asıl alacak, gecikme zammı, gecikme zammı KDV’si talep edebileceği” gerekçesi ile “davanın kabulüne” karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Dava, ödenen kefalet borcunun rücuen tahsiline ilişkin olup, kefil olan davacı ödeme yaptığı miktarı bilebilecek durumdadır. Bu durumda, reddine karar verilen miktar açısından takibinde haksız ve kötü niyetli kabul edilip, İİK’ nun 67. maddesi uyarınca bu miktar üzerinden davalı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken, “davalının tazminat isteminin reddine” karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Taraflar arasındaki birleşen itirazın iptali davası-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-