Hem icra dairesinin hem de mahkemenin yetkisine itiraz durumunda “dava şartı” olduğundan, öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenmesi gerekeceği-
Davanın, itirazın iptaline ilişkin olduğu, uyuşmazlığın zamanaşımına uğramış çekten kaynaklandığı, davacının, yan temel ilişkiye dayandığından ispat külfeti kendisinde olup alacağını her türlü delille kanıtlayabileceği, davacının delil listesinde tarafların ticari defterlerine dayandığı, davalının da davacının ticari defterlerinin incelemesini talep ettiği, defterlerin sahibi aleyhine delil teşkil etme olasılığı bulunduğundan davacının ticari defter ve kayıtlarının da incelenmesi ve sonucuna göre karar verilmesinin gerektiği-
Dava, faturadan kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Takibe konu fatura “kapalı fatura” olup, kapalı fatura mal bedelinin ödendiğine karine teşkil eder. Bu durumda bedeli ödenmiş faturayı icra takibine konu eden davacının takipte haksız ve kötü niyetli olduğunun kabulü gerekir. O halde mahkemece, davalı yararına kötü niyet tazminatına hükmetmek gerekirken, yazılı şekilde tazminat isteminin reddi bozma gerektireceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
İtirazın iptali davası için İ.İ.K'nunda özel bir yetki kuralının öngörülmediği, bu nedenle yetkili mahkemenin somut olayda HUMK'nun 17. maddesine göre belirleneceği, dolayısıyla mahkemenin, itirazın iptali davasının icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde bakılacağı yolundaki gerekçesinin isabetli olmadığı, icra takibini yürüten icra müdürlüğünün yetkisine borçlu tarafından itirazda bulunulması halinde mahkemece önce bu itiraz incelenip karar verilmesi, icra müdürlüğü ve mahkeme yetkili görüldüğü takdirde uyuşmazlığın esası incelenmesi gerekeceği, itirazın iptali davasının dinlenebilmesi için ön koşulun, icra takibinin yetkili icra müdürlüğünde başlatılmış olması ya da icra takibi başlatılan icra müdürlüğünün yetkisinin itirazsız kesinleşmiş olması olduğu, mahkemece, icra takibinin başlatıldığı icra müdürlüğünün kooperatifin merkezi itibariyle yetkili olmadığından icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Avukatlık Kanununun 165. maddesine göre “iş sahibinin birden çok olması halinde bunlardan her biri, sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf avukat ücretinin ödenmesi hususunda müteselsil borçlu sayılırlar” hükmü yer almaktadır. Mahkemece davalı borçlularında davacıların müvekkili olan davalı alacaklı ile birlikte vekâlet ücreti nedeniyle müteselsilen sorumlu tutulmaları gerekirken davalı borçlular ile aralarında vekâlet ilişkisi bulunmadığından, haklarındaki davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
İlamsız icra takibine konu senette davacının hamil, davalının ise keşideci olduğu, hamilin keşideciye karşı aralarında temel ilişki bulunmadığından TTK.’ nun 644. maddesine dayanarak sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talepte bulunabileceği ve ihtilafın bu çerçevede çözülebileceği gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm tesisinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
İşlemiş faizin toplam alacak içerisinde gösterilmesinden, faiz talep edilmediği sonucu çıkarılamayacağı- Taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek, takip tarihine kadar işlemiş faiz yönünden de itirazın iptaline karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-