İtirazın iptali davasında; davanın dayanağını oluşturan icra takip dosyasında davalıların takibe itiraz dilekçelerinin davacıya tebliğine dair bir delile rastlanmadığı, bu durum karşısında dava açmak için aranılan bir yıllık hak düşürücü sürenin davacı alacaklının itirazı öğrendiği tarih esas alınarak belirlenmesinin gerekeceği-
Kural olarak tam ehliyetsiz kişilerin hukuki işlemleri hükümsüzdür. Ancak bu kuralın istisnaları vardır. Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Vesayet altındaki kişi, fiil ehliyetine sahip olduğu hususunda diğer tarafı yanıltmış ise karşı tarafın bu yüzden uğradığı zarardan sorumludur. Davalı, tam ehliyetli kişilerin dahi her zaman yararlanma olanağı bulamadıkları banka kredi kartlarından yararlanmış ve bu suretle bir menfaat elde etmiştir. Bankanın ödeme talebine kadar tam ehliyetli biri gibi hareket edebilen davalının, borcun ifası istendiğinde “ehliyetsizliğini ileri sürerek ifadan kaçınması” hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. Hacir altındaki kişi, karşı tarafın aleyhine olacak şekilde kendi mal varlığında meydana gelen sebepsiz zenginleşme oranında sorumludur-
Mahkemece yapılan yargılama sonunda toplanan delilere göre; taraflar arasında akdi bir ilişkinin varlığının ispatlanamadığı, dava faturaya dayalı icra takibine ilişkin olup, İİK. nun 50. maddesi yollaması ile HMK’un 6. maddesi uyarınca davalının ikametgahının bulunduğu yer icra dairesinin takibe yetkili olduğu ve yetkili icra dairesinde yapılmış bir takip bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Zamanaşımına uğramış bononun, davalı-keşideci, davalı-avalist ile davacı-lehtar arasındaki ilişki yönünden yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğu- Mahkemece davacı tarafa temel ilişki açıklattırılıp bu yöndeki delillerini ve buna karşı davalı tarafın da karşı delilleri toplandıktan sonra bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmede “satılamayan ürünlerin tamamının davalıya iade edileceğine” dair bir hüküm bulunduğu, malın teslim alınmasından 8 ay sonra ürünlerin iade edilmesi istemine karşı, davalının direndiği, “malların uygun olmayan koşullarda saklandığı”na dair savunmasının ispat edilemediği gerekçeleri ile “davanın kabulüne” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Dava konusu çek süresinde bankaya ibraz edilmediğinden, kambiyo hukukundan kaynaklanan haklar yitirilmiş ise de, çekin davalının cirosu ile davacıya geçtiği ve arada başka ciranta bulunmaması nedeniyle taraflar arasında bir akdi ilişkinin varlığının kabulü gerektiği gözetilerek, temel ilişki nedeniyle dava konusu çeke yazılı delil başlangıcı olarak dayanılabileceği ve alacağın tanık dâhil her türlü delille kanıtlanabileceği düşünülmeden, mahkemece somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davacının 2008 yılında istifa ettiği, durumunun 2009 yılında yapılacak genel kurulda görüşülüp karara bağlanacağı, ödeme zamanın henüz belirlenmediği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-