Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Davacı “davalıya mal satıp teslim ettiğini, ancak bedelini alamadığını” iddia etmiş, davalı ise “davacı ile aralarında ticari ilişki bulunmadığını” iddia etmiştir. Bu durumda davacının “davalı ile arasında alım satım ilişkisi olduğunu ve bu ilişki nedeniyle davalıya mal teslim ettiğini” yazılı delille ispatlamak zorunda olacağı-
Açılış ve kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defterlerin sahibi aleyhine delil olacağı-
Dava konusu alacak hizmet sözleşmesinden kaynaklanan faturalı alacak olup, likit nitelikte bulunduğundan, davacı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Mahkemece, Borçlar Kanunu'nun 84 ncü maddesi de göz önünde bulundurulduğunda davacının kooperatife 3.124,08 TL fazla ödemede bulunduğu, talebin 2.930,00 TL olduğu gözetilerek davanın sübut bulduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 2.930,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
HMK 448. maddesi uyarınca bu kanun hükümleri tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı, yetki itirazları hakkında 6100 s. HMK'nun yürürlüğe girmesinden önce red kararı verilmiş olduğundan o yöndeki işlemlerin artık tamamlanmış olacağı ve HMK'nun 17. maddesinin uygulama yeri bulunmadığı-
6101 sayılı TBK.’nun Yürürlüğü ve Uygulanma Şekli Hakkındaki Kanun 7. maddesine göre; TBK.’nun faize ilişkin 88 ve temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinin görülmekte olan davalarda da uygulanacağı-
Mahkemece “davacı tarafından verilen hizmet karşılığında kapalı fatura düzenlenmiş olmasının borcun ödendiğine karine teşkil ettiği, karinenin aksinin davacı tarafından ispat edilemediği, ispat yükünün davacıda olduğu, bu durumda davalıya yemin ihtaratı yapılması ve davalının bu ihtarat karşısında yemin teklif etmesinin geçersiz olduğu” gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Davalı “müşterek borçlu müteselsil kefil” sıfatıyla, ödenmeyen kredi borcundan kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumludur. 09.07.2007 tarihli genel ticari kredi sözleşmesinde, kredi limitinin 10.000 TL., kefil olunan miktarın 12.500 TL olduğu dosya içeriğinden sabittir. Davalı “daha sonra alınan 50.000 TL’lik kredi limiti artırımı ve bu miktardan haberi olmadığını” savcılık beyanında da belirtmiştir. Hal böyle olunca, davalının ilk genel ticari kredi sözleşmesindeki miktardan, kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile sorumlu olduğu gözetilmeden, davanın tümden reddedilmesinin bozmayı gerektireceği-
