Davanın, itirazın iptaline ilişkin olduğu, bir kısım faturaların tarihlerinden sonraki döneme isabet eden çek ile yapılan ödemenin üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu yön üzerinde durulmadan yemine dayanılarak eksik inceleme ile karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davanın, itirazın iptaline ilişkin olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın kaçak elektrik tutanağı ile belirlenen kaçak elektrik bedeli ile bu miktarın faizine ilişkin olduğu, mahkemece, Asliye Ticaret Mahkemesi’nin dosyası celbedilerek ve tutanak ile belirlenen kaçak elektrik tüketimine ait miktarın kiracının kiralananda bulunduğu döneme ait olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesinin gerektiği-
Davanın, davalının kullandığı kaçak elektrik bedelinin tahsili için yapılan ilamsız icra takibine vaki haksız itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, mahkemenin, sayacın sökülmesi nedeniyle davalının kaçak elektrik kullanımına davacının neden olduğu gerekçesiyle davayı ret ettiği, ancak, tutanak tutulan tesisatın aboneliği davalı adına kurulmuş olup davacı kurumca 10.05.2004 tarihinde sayaç sökülerek aboneliğin fesih edildiği, davalının tutanak tarihlerinde yasal olarak elektrik kullandığına dair dosyada başkaca davalı delili de olmadığından davalının abonelik fesih tarihinden sonraki kullanımının yasal olmadığının kabulünün gerekeceği, uzman bilirkişi raporu alınmak suretiyle talep edilebilecek alacak miktarı belirlenmek suretiyle sonucuna göre hüküm kurulmasının gerektiği-
Davacı vekilinin, dilekçesinde; davalı hakkında ödemediği su fatura borçlarından dolayı girişilen icra takibine itirazın iptali ve inkar tazminatının tahsilini talep ettiği, davacı tarafından ibraz olunan kira sözleşmesinin dava dışı kiralayan ve davalı arasında imzalandığı, davacının, davalının sözleşmede belirtilen adreste ikamet ettiği ve suyu kullandığını iddia ettiği, kullanılan su bedelinden abonelik sözleşmesi uyarınca abone sorumlu olduğu gibi abone dışında fiilen kullanan kişinin de sorumlu olduğu, mahkemece; keşif yapılarak davalının kira sözleşmesi uyarınca kullanımında bulunan yerin belirlenmesinin, icra takibinde belirtilen su aboneliğinin buraya ait olup olmadığı, davalının burada su kullanımı olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesinin gerektiği-
Borçlu açılacak veya açılmış olan itirazın iptali davasında "borçlu olmadığına dair savunmalarını" ileri sürme olanağına sahip olduğundan ve menfi tespit davasının dinlenebilmesi için, borçlunun korunmaya değer güncel bir yararının bulunması gerektiğinden, derdest olan itirazın iptali davasında ileri sürülebilecek savunmaların ayrı bir davada dava konusu yapılmasında davacıların hukuki yararı bulunmadığı; verilecek çelişkili kararların hukuki güvenirliğe de zarar vereceği-
Aile ve şahsın hukuku ile ilgili hükümlerin, kesinleşmedikçe takibe konu edilemeyecekleri, ayrıca, boşanma kararının eklentisi olan tazminat vs. alacaklara ilişkin hükümlerin de aynı kurala tabi oldukları, ancak, boşanma kararının kesinleşmiş olması halinde, bu ilamla birlikte hükmedilmiş olsa bile kesinleşmeyen maddi ve manevi tazminata ilişkin hükmün, takibe konu edilmesinin olanaklı olduğu-
Davalının abonesiz kaçak elektrik kullandığından bahisle uğranılan zararın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasında, davalının elektrik abone sözleşmesi yapma yükümlülüğü bulunmasına rağmen, abone kaydı olmadan kaçak elektrik kullanması haksız fiil niteliğinde olduğuna göre, meydana gelen zararın, abone sözleşmesine dayalı elektrik kullanan kişilere uygulanan aynı tarifeden değil, Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği’ne göre hesaplanacak kaçak elektrik bedeline hükmedilmesinin gerekeceği, haksız fiilin yapma ya da yapmama şeklinde gerçekleşebileceği, haksız fiilin borç doğurmasının, taraflar arasındaki bir muameleye dayalı olmamasına bağlı olduğu-
Mahkemece, “taraflarca sunulan deliller birlikte değerlendirildiğinde; davalıların murisini 24.09.1986 tarihinde vefat ettiği, vefatını müteakiben mirasçılar arasında yapılan 30.03.1987 tarihli miras taksim sözleşmesi gereğince davaya konu elektrik aboneliğinin bulunduğu taşınmazın mirasçılardan M.G. adına intikal ettiği, tapu kaydının 21.06.1999 tarihinde M.G. adına intikal ettirildiği ve 1985 yılından itibaren ticarethanenin vergi levhalarının incelenmesinde M.G. adına bulunduğu, bu tarihi müteakiben ödemelerin bu şahıs tarafından yapıldığı, davacı tarafından bu hususun bilindiği, buna rağmen davalı mirasçıları ve arkadaşları aleyhine takipte bulunması üzerine iş bu davanın açıldığı, davacı tarafın bu hususu bilmesi nedeniyle iyi niyetli bulunmadığı, miras taksim sözleşmesinin geçerli bulunduğu, buna bağlı olarak tapunun da intikal ettirildiği anlaşılmakla, davanın husumet yönünden reddine, davalı tarafın tazminat isteminin reddine” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulu
Aile ve şahsın hukuku ile ilgili hükümlerin, kesinleşmedikçe takibe konu edilemeyecekleri, ayrıca, boşanma kararının eklentisi olan tazminat vs. alacaklara ilişkin hükümlerin de aynı kurala tabi oldukları, ancak, boşanma kararının kesinleşmesi halinde ise bu ilamla birlikte hükmedilmiş olsa bile kesinleşmeyen maddi ve manevi tazminata ilişkin hükmün, takibe konu edilmesinin olanaklı olduğu, yine, tedbir niteliğinde hükmedilen nafakanın da takibe konu edilmesinde buna ilişkin hükmün kesinleşmesinin aranmayacağı-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında, mahkemece miktar belirtmeksizin davalının takibin ferilerine yönelik itirazın iptaline karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken bilirkişiye yaptırılan kapak hesabı üzerinden miktar ve tutar belirtmek suretiyle itirazın iptaline karar verilmesi doğru görülmediği gibi hükümde yer alan alacak tutarının feri kalemlere ilişkin olduğu gözetilmeden bu tutar üzerinden ayrıca icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de isabetli bulunmadığı-