İtirazın iptali davasının dinlenebilmesi için borçlunun yasal süresi içinde itiraz etmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
İş bu tensip ara kararının, İİK.nun 25 ve 25/a maddelerinde yazılı ilam niteliğini taşımadığından ilamlı takibe konu edilemeyeceği, bir başka anlatımla anılan kararın, mahkemece HMK.nun 389-393/2. maddeleri hükmüne uygun olarak verilmiş bir tedbir kararı olduğu, buna göre infaz edilmesinin gerektiği, icra emri gönderilerek takip yapılamayacağı-
Davacı tarafından asıl davada, “icra takibine borçlunun itirazı nedeniyle duran takibin devamı ile borçlunun itirazının iptali” talep edilmiş olup, bu talep içerisinde icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın iptali istemi de yer almaktadır. Bu sebeple davacının ayrıca davalı borçlu tarafından icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının iptali için bir itirazın iptali davası açmasında hukuki yararı bulunmamaktadır. Mahkemece yapılan bu açıklamalar gözetilerek “hukuki yarar yokluğu” nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Menfi tespit davasının kabulü yönündeki ilamların kesinleşmeden icra takibine konu edilemeyeceğine ilişkin şikayet kamu düzeni ile ilgili de olmadığından anılan yasal düzenleme gereği icra emrinin tebliğinden itibaren yasal 7 günlük süre içerisinde yapılmasının gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Asıl dava bakımından dava tarihindeki yapı bedeli üzerinden davalıya hapis hakkı tanınmak suretiyle elatmanın önlenmesine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik olmadığı- Birleşen davanın davacısı, "taşınmazda bulunan binanın üçüncü kat dairesini kendisinin inşa ettirdiğini, daire için harcama yaptığını, daire bedelinin ödenmesi için başlattığı icra takibine davalının haksız itiraz ettiğini" ileri sürerek itirazın iptali isteği ile dava açmış olup, itirazın iptali ile icra takibinin devamı yönünde hüküm kurulması gerekirken "tespit hükmü" ile yetinilmesinin isabetsiz olduğu-
İtirazın iptali davasının reddi halinde, reddedilen kısım yönünden davalı borçlu lehine tazminata hükmedilebilmesi için, alacaklının takibinde kötüniyetli olması gerekir. Takipten sonra yapılan ödemeler yönünden davacının takibinde kötüniyetli olduğu kabul edilemez. Bu durumda mahkemece davalının “kötüniyet tazminatı” talebinin reddi gerekeceği-