Davalı, davacı banka ile dava dışı şirket arasında imzalanan kredi sözleşmesinin müteselsil kefilidir. Kefil, kefalet limiti ve kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumludur. Davalı, kefalet limiti ile sorumlu tutulmuşsa da “davacı bankaya borcu bulunmadığını” savunduğuna göre, davacı bankanın takip tarihi itibarıyla alacağının kefilin sorumluluğuna ilişkin ilke doğrultusunda ve davalının 14.07.2009 tarihli sözleşmede kefil sıfatıyla imzası bulunmadığı gözetilerek, Yargıtay denetimine olanak sağlayacak şekilde asıl borcun oluşumu, davalı kefilin sorumlu olduğu miktarın saptanması ile ilgili olarak yeni bir rapor alınması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Davalı, davaya konu icra takip dosyasında icra dairesinin yetkisine açıkça itiraz etmiş olup, mahkemece yetki itirazı konusunda olumlu veya olumsuz karar verilmemesinin bozmayı gerektireceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Alacak tespiti içermeyen ipotek tesisine ilişkin talepnamenin İİK. mad. 38’de belirtilen ilam niteliğindeki belgelerden olmadığı, ilamlı takibe konu edilemeyeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Dava konusu bonolar zamanaşımına uğradığına göre; kambiyo hukukuna dayalı haklar yitirilmiş olacağından, senette vade olarak belirtilen tarihten itibaren temerrüt faizi yürütülmesi doğru değildir. Takipte BK’ nun 101 maddesi çerçevesinde temerrüt ihtarı bulunup bulunmadığı araştırılarak, davalı takipten önce temerrüde düşürülmüş ise, o tarihten, düşürülmemiş ise takip tarihinden itibaren faiz istenebileceği gözetilerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Alacağın tüketici kredisinden kaynaklanması halinde, borçlunun temerrüde düşüp düşmediğinin, alacağın muaccel olup olmadığının, ne miktarının tahsil edilebilir olduğunun, faiz miktar ve oranlarının tespitinin, tüketici yasası koşullarında yargılama yapılmasını gerektirdiği, o halde İİK.nun 149. maddesinin ve İİK. 150/1 maddesinin tüketici kredilerinde uygulanma olanağının olmadığı-