Dava; itirazın iptali davasıdır. İtirazın iptali davasının dava şartlarından birisi de, davanın konusu; icra takip dosyasında ödeme emrine süresi içerisinde itiraz edilmesidir. Dava konusu takip dosyasında davalı şirketin ödeme emrine karşı yaptığı bir itiraz bulunmamaktadır. Mahkemece adı geçen davalı hakkında açılan davanın “dava şartı yokluğu”ndan reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozma gerektireceği-
Davacılar kredi sözleşmesinin müteselsil kefili olup, alacaklıya ödedikleri meblağın tamamı için asıl borçluya, sorumlulukları oranlarına göre diğer müteselsil kefillere müracaat edebilecekleri-
Mahkemece, davacının çıkma payı alacağının muaccel hale geldiği ve alacağın likit olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının vaki itirazının iptaline ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Taraflar arasında, ticari ilişki nedeniyle kararlaştırılmış bir temerrüt faiz oranı bulunmamaktadır. Faturada yer alması gereken yasal unsurlar VUK’ da belirtilmiş olup, faturadaki ‘’gününde ödenmeyen faturalara aylık %10 faiz uygulanır’’ hükmü geçersizdir. Mahkemece tarafların tacir oldukları da gözetilerek, avans faizi uygulanması gerekirken, faturadaki faiz oranına itibar edilerek yıllık %120 oranında faiz uygulanmasının bozmayı gerektireceği-
Taraflar arasında ticari ilişki nedeniyle kararlaştırılmış bir temerrüt faiz oranı bulunmamaktadır. Faturada yer alması gereken yasal unsurlar VUK’ da belirtilmiş olup, faturadaki “gününde ödenmeyen faturalara aylık %10 faiz uygulanır” hükmü geçersizdir. Mahkemece tarafların tacir oldukları da gözetilerek, avans faiz uygulanması gerekirken faturadaki faiz oranına itibar edilerek, yıllık %120 oranında faiz uygulanmış olmasının bozmayı gerektireceği-
Dava, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Takibe konu edilen alacağın likit nitelikte olduğu gözetilmeden, mahkemece, icra inkar tazminatının yanılgılı gerekçelerle reddinin bozmayı gerektireceği-
Davalı tarafından gönderilen reklamasyon faturası, davacı tarafından kendi ticari defterlerine kaydedildikten sonra, “vade farkı faturası” adı altında başka bir fatura düzenlenerek davalıya gönderilmiştir. Taraflar arasında “vade farkı” alınacağına ilişkin sözleşme hükmü ya da uygulanan bir teamül bulunmamaktadır. O halde reklamasyon faturasını kabul eden ve ticari defterine kaydeden davacının, bu fatura ile ilgili vade farkı faturası düzenlemesi davacıyı alacaklı hale getirmez. Mahkemece bu yönler gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; “icra takibine konu alacağın kredi sözleşmesinden kaynaklandığı, davalıların kefil olduğu sözleşme nedeniyle çekilen kredinin ödendiği, sonraki kredi sözleşmesinde davalıların kefil olmadıkları, dava dışı asıl borçlunun kullandığı kredi hesabının TTK. anlamında cari hesap olarak kabulünün mümkün olmadığı, müşterinin verilen limit dahilinde kredi kullandığı, bu tip hesapta kredi müşterisinin alacaklı durumda olmasının mümkün olmadığı, TTK anlamında cari hesabın unsuru olarak karşılıklılık unsurunun bulunmadığı, dolayısıyla ortada cari hesap şeklinde yürüyen bir borç ilişkisi bulunmadığından, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle davalıların kefil olduğu sözleşmenin sona erdiği, sözleşmede kefil olmayan davalıların bu sözleşme nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığı” gerekçesiyle “davanın reddine” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-