Süresinden sonra yapılan itiraz icra takibini durdurmayacağından ve somut olay bakımından süresinde yapılmış bir itirazdan söz edilemeyeceği için dava konusu icra takibi kesinleşmiştir. Dava şartlarının re’sen gözetilmesi gerektiğinden, somut olayda da dava şartı oluşmadığından, başka bir anlatımla kesinleşmiş icra takibine karşı dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığından, davanın bu nedenle reddi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-
Davacı, “dava konusu malların teslim edildiğine” dair sevk irsaliyeleri sunmuş, bu sevk irsaliyelerinde “teslim alan” kısımlarında isim ve imzanın bulunduğu görülmüştür. Bu durumda mahkemece, bu irsaliye ve faturalardaki imzalar konusunda davalı şirketin yetkili temsilcisinin isticvabı ile gerektiğinde irsaliye ve faturalarda imzaları bulunan kişilerin davalının yetkili temsilcisi veya çalışanı olup olmadığı araştırılıp, varılacak sonuca göre karar gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm oluşturulmasının bozmayı gerektireceği-
Ödeme makbuzunda “ödemenin senede mahsuben yapıldığı” yazılı olduğuna göre, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 101. maddesine göre, ödemenin takip konusu senede mahsuben yapıldığının kabulü gerekir. Davacının “ödemenin cari hesap borcuna mahsuben yapıldığına” dair iddiasını, usulüne uygun delille kanıtlaması gerekeceği-
İlamsız icra takibi üzerine davalı, icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz etmiştir. Sözleşmeden kaynaklanan alacak taleplerinde “yetkili icra dairesi ve mahkeme” 1086 sayılı HUMK’ nun 10.(6100 sayılı HMK.10) maddesine göre belirlenir. Sözleşmenin ifa yeri kararlaştırılmadığına göre, yetkili icra dairesi ve mahkeme 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 73(6089 sayılı TBK.m.89) maddesine göre tespit edilir. Sözleşme ilişkisinin varlığı, davalı tarafça inkâr edilmişse de, takip konusu sevk irsaliyelerinin fotokopileri dosyaya sunulmuştur. Mahkemece, sevk irsaliyesindeki “teslim alan imzası” yönünden davalı isticvap edilip, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, akdi ilişkinin mevcut olup olmadığı açıklığa kavuşturulduktan sonra, davalının icra dairesinin yetkisine ilişkin itirazının karara bağlanması gerekeceği-
İtirazın iptali davalarında hem icra dairesinin yetkisine, hem de mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olması durumunda, İİK. 50 uyarınca mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenmesi gerekeceği-
İİK'nun 67/1 nci maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasının koşullarından birinin de, ödeme emrinin düzenlenip, borçluya tebliği olduğu, ödeme emri tebliğ edilmeden, dolayısıyla ödeme emrine itiraz yapılmadan, itirazın iptalinin talep edilmesinde hukuki yararın bulunmadığı-
Geç teslimden kaynaklanan gecikme tazminatının tahsili amacıyla girişilen takibe itirazın iptali istemine ilişkin davada gecikme tazminatının fer'i nitelikte olmadığı, talep edebilmek için eseri teslim alırken ihtirazi kayıt koymaya gerek olmadığı-
Alacağın dayanağı senetler zamanaşımına uğradığından bu senetler yazılı delil başlangıcı niteliğindedir. Hal böyle olunca; ispat yükünün davacıda olup keşideci ile arasındaki temel ilişkiyi tanık dahil her türlü delille ispatlaması gerekir. Dosyada dinlenen davacı tanıklarının beyanları taraflar arasındaki temel ilişkiyi ispat etmeye yeterli değildir. Öte yandan zamanaşımına uğramış senet ile ilgili temerrüt faizinin istenebilmesi için borçlunun ihtaren temerrüde düşürülmesi gerekmekte olup, dosyada buna dair herhangi bir belge bulunmadığı halde, senetlerin vade tarihinden itibaren işlemiş temerrüt faizine hükmedilmesinin de, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Mahkemece, davalı kooperatifin üyesi olan davacıya 2006 yılında teslim edilen ürün bedelinin halen ödenmediği, ödeme konusunda ne zaman karar alınacağının belirsiz olduğu, anasözleşme hükümlerine sıkı sıkıya bağlı kalındığında davacının alacağını talep etme hakkının davalının irade ve keyfine tabi olacağı, davacıyı bu şekilde tamamen davalının iradesine teslim eden sözleşme ve kararların genel hukuk ilkelerine ve hakkaniyete aykırı olduğu, bu nedenle asıl alacağın muaccel hale geldiğinin kabulü gerektiği, birikmiş faiz yönünden davalının temerrüde düşürüldüğüne ilişkin bir bilgi ve belgenin mevcut olmadığı, ayrıca alacak miktarının taraflar arasında belirgin ve likit bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 12.700,00 TL asıl alacağa yönelik itirazın iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağa faiz işletilmesine, fazlaya ve birikmiş faize ilişkin isteklerin reddine, % 40 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesinin gerekeceği-