01.12.2005 tarihinde yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve 21.03.2003 Tarih 122.sayılı Enerji Piyasası Kurul kararı da gözetilerek davacının kaçak kullanım nedeniyle borcunun, takip tarihi itibariyle belirlenmesinin gerekeceği-
Ortaya çıkan uyuşmazlığa uygun ve bilgisayar yazılımı, işletim ve hizmet destek konularında uzman bilirkişi heyeti oluşturularak, hizmetin verilme şekli üzerinde de durularak, gerekirse hizmet verilen davalı şirket bilgisayarları üzerinde inceleme yapılıp şayet varsa verilen hizmet ile ilgili iş takip form ve çizelgeleri üzerinde de inceleme ve araştırma yapılarak hizmetin verilip verilmediği açıklaması, gerekçeli, denetime elverişli rapor alınıp tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği-
Sebepsiz zenginleşmede gecikme faizinin işlemesi için borçlunun bir ihtar ya da dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekeceği- İtirazın iptali talep edilen davada, takip tarihine kadar işlemiş faizin de talep edildiğinin kabulü gerekeceği-
Sebepsiz zenginleşmede gecikme faizinin işlemesi için borçlunun bir ihtar ya da dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekeceği-
Dava konusu alacak likit başka bir deyişle borçlusu tarafından bilinen alacak niteliğinde olup, davacı yararına İİK. 67/II uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Abonelik iptal edilmediği ve davalı abonenin abonelik kaydı devam ettiği sürece, aboneliğe ilişkin tüketim bedellerinden davalı abone ve elektriği fiilen kullanan kişi veya kişilerin müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları-
Bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin olan sermaye payının istenmesi, ortaklığın faaliyetlerinden dolayı uğradığı zararın veya kar payının talep edilmesinin, aynı zamanda ortaklığın feshini ve tasfiyeyi de kapsayacağı- Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hakimin çelişkiyi gidermeden karar veremeyeceği-
Likit alacak bakımından aranan “borçlunun, talep edilen alacağı veya alacağın bütün unsurlarını bilmesi veya bilmek (kolayca hesap edebilmek) durumunda olması; bu bağlamda alacağın miktarının belirlenmesi için tarafların ayrıca mutabakata varmasına (anlaşmasına) veya mahkemenin tayin edeceği bilirkişi eliyle bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç bulunmaması, diğer bir anlatımla borçlunun, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması” ölçütü birçok tartışmayı sona erdirmekle beraber, bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesinin, alacağın likit olup olmadığı ile ilgili başlı başına bir kıstas olarak kabul edilmesinin de doğru olmadığı, çünkü mahkeme uygulamasında “hesap işi”, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerden olduğundan borçlunun, kendi başına hesaplayabilecek durumda olduğu asıl alacak ve temerrüt faizine itiraz etmesi halinde, mahkemenin, alacaklının alacağının miktarını, bizzat tespit etmeyip bilirkişi vasıtasıyla belirleyeceğinden, likit olan bir alacağın sırf bilirkişi incelemesi yapıldığı gerekçesi ile likit sayılmamasının doğru olmayacağı-
Davacının, itirazın iptali davasını İİK m 67'de öngörülen 1 yıllık süre içinde açmadığı gözetilerek davanın süre nedeni ile reddine karar verilmesi gerekeceği-
Abonesiz kaçak kullanan şahsın haksız fiil hükümleri uyarınca, abonenin de sözleşmeden doğan sorumluluğunun bulunduğu, bu durumda kaçak kullanımdan her ikisinin de müteselsilen sorumlu oldukları belirgin olmasına göre alacaklının alacağını sorumluların tamamından isteyebileceği gibi bunlardan biri veya birkaçından da isteyebileceği-