Kanalizasyon hizmetinden yararlanmayan kişi ve kurumlardan atıksu bedeli alınamayacağı- Atık su kulanım bedelinden, fiili kullanım yapan gerçek ve tüzel kişiler kullanım süre ve miktarı ile sorumlu olduğu- Mahkemece; konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi heyeti ile mahallinde keşif yapılarak, davalı şirketin tesisinde kullandığı suyu, tankerler ile alıp su ihtiyacını bu şekilde karşıladığının anlaşılması karşısında, kullandığı bu suyu ne şekilde deşarj ettiği, davacının davalının işletmesinin bulunduğu bu bölgede, kanalizasyon tesisinin bulunup bulunmadığı, sonuç olarak davalı kullandığı suyu deşarj ederken, davacının sunduğu hizmetten faydalanıp faydalanmadığının kesin olarak belirlenmesinden sonra, davacının davalıya bu konuda bir hizmet sunmadığının anlaşılması karşısında, davacının talep edebilceği bir alacağının da bulunmadığı; davalının davacının deşarj hizmetinden faydalandığının anlaşılması durumunda ise, davacının tahakkuk ettirdiği bedelden davalının sorumlu olup olmadığının belirlenmesi, davalının sorumlu olduğunun tespiti halinde, davalı tarafından tüketilen normal ve kaçak atık su miktarı belirlenerek, davalının ödenmesi gereken atık su bedelinin ayrıca sözleşme ve yönetmelik hükümlerine göre hesaplanması gerektiği- Kaçak atık su bedelinin hesaplama aşamaları ve hesap şekli açıklanmadan hazırlanan rapor doğrultusunda hüküm tesisi edilemeyeceği-
Davalının sözleşme yapmaksızın hizmetten yararlanmış bulunması sonucunda, taraflar arasındaki dürüstlük ilkesine uygun olarak “sözleşme benzeri” bir borç ilişkisinin kurulduğunun kabul edilmesi ve davacı idarenin bu gibi durumlarda belirlediği kurallara uygun bedelin davalı tarafından ödenmesi, bu sonuç için sunulan edimden davalının sadece yararlanmış olmasının gerekli ve yeterli görülmesi gerektiği ve buna göre, zamanaşımı süresinin TBK. mad. 146 gereğince 10 yıllık süreye bağlı olduğu-
İtirazın iptali davalarında, davanın konusuz kalması halinde dahi konusuz kalan kesim yönünden davanın açıldığı tarihteki haklılık durumu gözetilerek icra inkar tazminatı talebinin değerlendirilmesi gerektiği-
Davacının ödemesine konu kredinin şirkete kullandırılan kredi olduğu, mahkemece, sözleşmede kefil sıfatıyla imzası bulunan kefil sayısının 6 olduğu, davalıların hisselerine isabet eden borç miktarı üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, kefil sayısının 5 olduğu kabul edilerek hüküm kurulamayacağı, ayrıca davanın işlemiş faiz yönünden reddedilmesine rağmen yargılamada kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-                  
Herkesin, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu- Herkesin, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahip olduğu- 14. madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenlerin serbest olduğu- Kimsenin, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağı, dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamayacağı ve suçlanamayacağı- Diyanet İşleri Başkanlığının, laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirdiği- Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahip olduğu; bu hakkın din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, kamuya açık veya kapalı ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerdiği- Din veya inancını açıklama özgürlüğünün, sadece yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda kamu güvenliğinin, kamu düzeninin, genel sağlık veya ahlakın ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli sınırlamalara tabi tutulabileceği-
Bilirkişi raporuna, kayıp kaçak, dağıtım, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin de dahil edilerek hesaplama yapılması gerektiği-
Asliye hukuk mahkemesi nezdinde yürütülen kararın stajyer avukat aracılığıyla tebliğ edilemeyeceği-
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49. maddesi kapsamında zarar oluşması için yeni personel alımı nedeniyle tavan miktarı aşan ödeme yapılması gerektiği, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49. maddesi kapsamında davalı tarafından ödenecek bir zarar oluşmadığı anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Davalı A. Sigorta A.Ş. ile davacı arasında düzenlenen sigortanın zorunlu mali sorumluluk sigortası olup, hasarın sigortalanan araçta meydana geldiği, işletenin ileri sürdüğü tazminat taleplerinin Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası(Trafik Sigortası) Genel Şartları uyarınca teminat kapsamında kalmadığı anlaşıldığından ,mahkemece davalı A. Sigorta A.Ş. Yönünden davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Davanın açıldığı tarihte ödenmemiş bir borç sebebiyle haklı olarak açılmış bir davanın seyri esnasında borç ödenirse, davanın açıldığı tarihteki durumu itibariyle davacı lehine vekalet ücretinin takdir edilmesi ve davalı yararına vekalet ücretinin takdir edilmemesi gerektiği- Borçlunun icra dosyasına zamanaşımı defi ileri sürmesi halinde itirazın iptali davasında tekrar zamanaşımı ileri sürmesine gerek olmadığı-