6102 Sayılı TTK' nın 4/1-f maddesine göre, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı- Somut olayda davanın ticari dava olduğunun kabulü gerekeceği, 6102 sayılı TTK' nın değişik 5. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisine dönüştürüldüğünden asliye hukuk mahkemesince ticari dava niteliğindeki davaya bakılamayacağı-
Aralarında abone sözleşmesi bulunan davacı idare ile davalı apartman yönetimi arasındaki kaçak su bedeline ilişkin anlaşmazlığın çözümünde hakların yarışması hali söz konusu olup iki haktan daha düşük hukuki değer karşısında üstün hukuki değere öncelik verilmesi gerektiğinden, haksız fiil sorumluluğu değil sözleşmeye aykırılık hükümlerinin uygulanması gerekeceği, uyuşmazlığın konut su aboneliği sözleşmesine aykırılıktan kaynaklanmasına, sözleşmenin taraflarından birisinin tüketici, diğerinin satıcı ve uyuşmazlığın da tüketime konu mala ilişkin olmasına göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 4077 sayılı Kanun kapsamında kaldığı ve davaya bakma görevinin de Tüketici Mahkemesine ait olduğunun kabulü gerekeceği-
Cevap dilekçesinde alacak miktarının ödendiğini savunulduğundan, davalının akdi ilişkiyi kabul ettiği anlamında değerlendirilmesi gerekeceği ve ispat yükü artık davalıya geçmiş olduğundan, TBK. mad. 89 uyarınca davacının ikametgahı mahkemesi ve icra dairesi yetkili olacağı-
Davalı tarafından doğrudan şirket adına yapılmış ciro olmadığı halde, bu ödemelerin davalı tarafından şirkete olan borcunun ifası olarak kabul edilmesi doğru olmadığından mahkeme kararının bozulması gerektiği-
İtirazın iptali davaları takibe sıkı sıkıya bağlı davalardan olup, takibin senede istinaden yapılması ve senetteki imzaların davalıya ait olmadığının davacı tarafından da kabul edilmesi durumunda, davanın bu gerekçelerle reddine karar verilmesi gerektiği-
Alacaklının başvurusunun, İİK'nun 67. maddesine dayalı bir itirazın iptali davası olduğu, itirazın iptali davasının ise, anılan madde uyarınca, genel mahkemece, genel hükümlere göre yargılama yapılarak sonuçlandırılması gerekeceği, yani görevli mahkemenin alacağın niteliğine ve miktarına göre asliye ticaret mahkemesi olduğu-
Davaya konu 29.06.1996 günü imzalanan kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın dayanağını oluşturan teminat mektupları süresiz olup, davacı banka hesabı 15.05.2013 tarihli ihtarname ile kat ettiğinden zamanaşımı süresinin kat tarihinden itibaren başlayacağı, sözleşme tarihinden başlatılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Sürücülerin, taşıyıcı tacirin bağlı yardımcılarından olup, taşıma ile ilgili tacir adına sözleşme yapma ve buna ilişkin ücretleri tahsil etmeye yetkileri olduğundan, dava konusu navlun faturalarına konu taşımalarda görevlendirilmediklerine dair davacının bir açık beyanının da bulunmaması gözetildiğinde, ücretlerin bir kısmının taşıyıcı şirket sürücüsüne tediye makbuzu karşılığı, bir kısmının da sürücünün hesabına havale göndermek suretiyle yapan davalının ödemelerinin davacıya yapılan geçerli ödeme olarak kabulünün gerektiğinin gözetileceği-
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmede sözleşmenin feshine kendi kusuruyla sebebiyet veren tarafın cezai şart alacağı talep edemeyeceğinin düzenlendiği, sözleşme uyarınca davacının sorumluluğunda bulunan döneme ilişkin vergi borçlarının davacı tarafından ödenmediği, davalının hakkında yapılan icra takibi nedeniyle vergi borçlarını ödediği, davalının sözleşmenin feshinde kusurunun varlığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle cezai şarta alacağına ilişkin itirazın iptali davasının reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Davacı bankanın alacağı, kredi kartı üyelik sözleşmesinden kaynaklandığından,bu durumda tüketici işlemi niteliğindeki kredi kartı üyelik sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemiyle ilgili olarak dava tarihi itibariyle Tüketici Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-