Sözleşmenin hususi şartlar bölümünün 4. maddesinde yıllık kira artışının enflasyon oranında tarafların anlaşmalarıyla devam edeceği kararlaştırılmış ise de, hangi kurumun açıklayacağı oranların baz alınacağının, TEFE mi TÜFE mi oranında artırılacağının açıkça belirtilmediği, bu haliyle sözleşmedeki artış şartı belli ve muayyen olmadığından davalı kiracı yönünden hüküm ifade etmeyeceği, bu durumda davacının 01.03.2007-01.05.2011 arası kira farkı alacağının tahsili için başlattığı icra takibinde 01.03.2008 tarihinden sonraki yıllar için kira tespit ilamı ile belirlenen kira miktarının artışlı olarak talep edilmesinin mümkün olmadığı-
Minibüs hattı sözleşmesi gereği ödenmeyen kira bedellerinin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ve takibin devamı ile % 40 icra tazminatı istemi-
Kira ilişkisinden kaynaklanan ortak gider alacağının tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkin davada; davacının, kira sözleşmesine dayalı olarak, iş merkezinde davalıya kiralanan bağımsız bölümlerden dolayı, kiracıların iş merkezindeki ortak giderlere katılmasına yönelik alacağın tahsili isteminde bulunduğu; alacak isteminin kira sözleşmesine dayalı olduğu; HMK'nun 4. maddesine göre kira ilişkisinden kaynaklanan tüm uyuşmazlıklara sulh hukuk mahkemesince bakılması gerektiği-
İcra dosyasına yapılan ödeme sonucu bononun davalı-borçlu eline geçtiği, bonodan dolayı bakiye bir alacağı bulunduğunu iddia eden davacı-alacaklının bunu kanıtlama yükümlülüğü altında bulunduğu-
Fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere şimdilik bir kısım alacağa yönelik itirazın iptaline karar verilmesinin talep ve dava edildiği uyuşmazlıkta, dava tarihinden itibaren 1 yıllık süre geçtikten sonra ıslah edilen miktar yönünden itirazın iptali davasına ilişkin 1 yıllık hak düşürücü süre geçmiş sayılacağından, mahkemece bu sürenin resen gözetilerek, ıslah edilen kısım yönünden davanın reddi gerektiği-
İİK’nun 71. maddesinin uygulanabilmesi için kesinleşmiş bir icra takibinin varlığı ön koşul olduğu-
İtirazın iptali davası vakfa karşı açılmış olup, davalı tarafça, kendilerinin elektrik abonesi olmayıp bir eğitim merkezi adına abonelik tesis edildiği ve bu merkezin sahibi ve işleticisinin ise Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu olduğu belirtilerek husumet itirazında bulunulduğu, husumete ilişkin itiraz değerlendirilmeden hüküm kurulamayacağı-
Bankanın kefilleri hile yaparak aldattığına ilişkin iddiayı kanıtlayan yeterli delil sunulamadığından kefillerin kredi sözleşmesinden dolayı sorumlu olmadığının kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacı kurumun onarım giderleri belgelerinde belirtilen miktarlar doğru kabul edilerek, eksik araştırma ve soruşturma ile hüküm verilemeyeceği-
Karşı tarafı hataya düşürmeye yöneltilmiş davranış, hile kastı, sözleşmenin kurulması ve nedensellik bağı unsurlarının hepsinin mevcudiyeti halinde "hile"nin varlığının kabul edileceği- Hata, hile ve ikrah iddialarının senede bağlanmasının mümkün olmaması nedeniyle, senetle ispat edilmesinde maddi imkansızlık olduğu ve bu iddiaların tanık dahil her türlü delille ispat edilebileceği- Krediyi kullandıran davacı bankanın, üçüncü kişi tarafından hile ile kefillere sözleşmeyi imzalattığının, bilindiği veya bilinebilecek konumda olduğunun ispat edilemediğinden bahisle davalı- birleşen davacının borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit davasının reddine, davacı bankanın asıl ve birleşen itirazın iptali davalarının kabulüne karar verilmesinin gerektiği-