Eşlerin evlilik birliği süresince bütün hukuksal ilişkilerinin aile hukukuna ilişkin olmadığı gibi aile hukuku dışında ayrıca borçlandırıcı sözleşme yapmalarına, haksız fiil ve sebepsiz zenginleşme hükümlerine başvurmalarına da yasal bir engel bulunmadığı; davacının dava dilekçesindeki, davalı kadının Bağ-kur prim borcunu ödemekten kaynaklandığına ilişkin açıklaması karşısında alacak talebinin genel hükümlerinden (BK.m.61 vd., TBK.m.77 vd.) kaynaklandığının kabulü ile genel hükümlerine dayalı olarak ileri sürülen alacak istemlerinde HMK'nın 2/1. maddesine göre Asliye Hukuk Mahkemeleri'nin görevli olduğu ve görev hususunun kamu düzenine ilişkin bulunduğu gözönüne alınarak, davaya Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, alacak talebinin hatalı nitelendirilmesi sonucu Aile Mahkemesi sıfatıyla bakılarak yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
İcra İflâs Kanunu'nun 67/2 maddesine göre, alacaklının tazminata mahkûm edilebilmesi için takibe girişirken haksız ve kötüniyetli olması gerekeceği, bu hususu ispat yükünün ise borçluya ait olduğu-
Geçerliliği yazılı şekle tabi olan ve kefilin sorumlu tutulduğu miktarın belirtilmesi gereken ve süreli olarak düzenlenen sözleşmeden doğan sorumluluğun, davalının kefil sıfatıyla imzası bulunmayan protokolleri kapsamadığı-
Her iki tarafın müteselsilen sorumlu olduğu avukatlık ücretinin, davanın kazanılması ya da takibin sonuçlanması halinde, yargılama gideri olarak hasma tahmil edilecek olan ücret olduğu- Davacının kendi müvekkili ile aralarındaki vekâlet ilişkisine göre hak ettiği ücretten, bu ilişkinin dışında bulunan tarafın sorumlu tutulamayacağı- Vekalet ücreti alacağı yargılamayı gerektirdiğinden, hesaplanabilir ve likit olmayan alacak yönünden icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği-
Bankacılık sözleşmesini garantör sıfatıyla imzalayan davalının sorumluluğunun garantörlük olarak değil, kefalet şeklinde kabul edilmesi gerektiği- Kefalette gerekli ve sorumlu olunan tutarın sözleşmede gösterilmemesi nedeni ile şahsi sorumluluğunun doğmayacağı-
Dava konusu edilen çıkma payı alacağının miktarının, davalı yönünden bilinebilir, hesap edilebilir, belirlenebilir yani likit alacak niteliğinde olduğu, mahkemece, dava konusu alacağın bu niteliği gözetilerek, yargılama sonunda itirazın haksızlığı belirlenen alacak tutarı üzerinden davacı yararına İİK'nın 67/2. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Kira borcunun ödenmemesi sebebiyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemi-
İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesi için borçlunun takip sırasında borca itiraz etmesi, alacaklının itirazın iptali davasında haklı çıkması, alacağın likit ve muayyen olması gerekeceği-
Davalı depoyu boşaltma işini zamanında tamamlamadığından kusurlu olup, kendisine gönderilen faturayı ödemekle yükümlü olduğu-
Bir borcun ipotekle temin edilmesi halinde alacaklının öncelikle borcu ipotekle teminat altına alınan borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapması zorunludur, ancak ipotek miktarı borcu ödemeye yetmiyorsa, borcun ipotekle karşılanamayan kısmı için borcu ipotekle teminat altına alınan borçlu hakkında haciz yoluyla takip yapılabileceği, aynı kuralın ipotekle teminat altına alınan kefalet borçları için de geçerli olduğu-