İtirazın iptali davası sonucunda verilen karar uyarınca ilamsız icra takibinin başlatıldığı dosya üzerinden takibe devam edilmesine engel yoksa da borçluya aynı dosya üzerinden icra emri gönderilmeden alacaklının talebi ile bakiye kapak hesabı hazırlanmak suretiyle ilam konusu alacağın talep edilmesinin mümkün olmadığı-
İcra inkar tazminatının, niteliği gereği ancak itirazın iptali davası sonucunda davanın tamamen veya kısmen kabulüne karar verilmesi koşuluna bağlı olarak hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat olduğu-
Faturaya dayanan alacak davalı yönünden belirli, hesaplanabilir yani likit nitelikte olduğundan, İİK. mad. 67/2 gereğince icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
İcra takibinde ve kira parası ve yönetim giderlerinin tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkin bu davada davacının tahliye isteği bulunmadığından ve icra takibinde tahliye talebi olmamasına rağmen, icra müdürlüğünce sehven "Örnek 13" tahliye ihtarlı ödeme emri gönderilmesi de, her iki tarafça icra mahkemesinde şikayet konusu yapılmadığından davacının icra takibinde ve işbu davada tahliye isteminin olmadığı sabit olup, bu hususun mahkemenin kabulünde olduğu şekilde davalı kiracı üzerinde tahliye baskısı yaratmaya yönelik olduğunun söylenemeyeceği ve davalı tarafından ödendiği kanıtlanamayan takip konusu alacaklar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği- Davalının kira sözleşmesi ile üstlendiği fakat ödememesi nedeniyle davacı tarafından ödenen yönetim giderlerinin kira alacakları ile birlikte talep edilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı-
İcra takip talebinde depo edilen miktarın bankada açılacak bir hesapta depo edilmesine karar verilmesi gerekirken tahsili yönünde itirazın iptali şeklinde karar verilerek ayrıca depo bedeli üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Kamu bankalarının fiilen uyguladıkları oranlar ile Merkez Bankası'na bildirdikleri oranlar arasında farklılıklar bulunabildiğinden, mahkemece, devlet bankalarının takip konusu yabancı paraya fiilen uyguladığı en yüksek faiz oranlarının ilgili bankalar genel müdürlüklerinden sorularak tespiti ile bu oranlar esas alınarak faiz hesabı yapılması ve sonuca gidilmesi gerektiği-
TMK'nın 51. maddesine göre hükmi şahsın ikametgahının, anasözleşmede aksine hüküm bulunmadıkça muamelelerinin yürütüldüğü yer olduğu, İİK'nın 72/son madde hükmünde yazılı yetki kuralının, açıklanan kesin yetki kuralını bertaraf edecek bir düzenleme olmayıp, bu tür kesin yetki halinin bulunmadığı menfi tespit davaları için sevkedildiği-
Alacaklının icra mahkemesine başvurusu üzerine itirazın kaldırılması istemi kısmen kabul edilip kısmen reddedildiğine ve borçlu da yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğine göre; borçlu yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
İcra dairesinin yetkisi konusunda 2004 sayılı İİK'nın 50. maddesi yollaması ile takip tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nın yetkiye ilişkin hükümlerinin dikkate alınmasının gerekeceği, 6100 sayılı HMK'nın 14/2. maddesi uyarınca özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu, mahkemece, bu hükmün hukuki niteliğinin re’sen dikkate alınmasının gerekeceği-
Mahkemece yargılama aşamasında davacı kooperatif birliğinin 2010-2011 yevmiye defteri kapanış tasdikininin bulunmadığının belirlenmesi karşısında, ticari defterin davacı tarafından usulüne uygun olarak tutulmaması sebebiyle defter kayıtlarının davacı lehine değil, aleyhine delil teşkil edebileceği, bu sebeple davalının imzasını taşımayan fatura ve irsaliyelerin içeriği ile ilgili ispat yükünün davacı da olacağı, mahkemece, davalının davacı birliğe teslim ettiği süt bedellerinin kendisine ödenmediğine ilişkin savunması üzerinde de durulup, bu hususun tespiti ile davacının fatura ve irsaliyelere konu malları teslim ettiğini ispatlaması halinde, belirlenecek bedelden davalının varsa süt bedeli alacağının mahsubuna karar verilmesi gerekirken denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-