Kredi kartı üyelik sözleşmesinden kaynaklanan ekstre borçlarına ilişkin icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkin davada, uyuşmazlığa özel kanun niteliğinde bulunan 5464 sayılı Kanun'un uygulanması gerektiği düşünülmeksizin, işleyecek temerrüt faiz oranına genel kanun niteliğinde bulunan TBK hükümlerine göre hükmedilmesinde isabet görülmediği-
Kaçak elektrik bedelinin tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali talebine ilişkin olarak, alacağın varlığı ve miktarı yargılama sonucu toplanan deliller ile bilirkişi raporu alınarak yapılan hesaplamalar sonucu saptanacağından, alacağın likit kabul edilemeyeceği ve davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-  Kaçak elektrik bedelinin tespiti konusunda görüşüne başvurulan bilirkişinin serbest muhasebeci mali müşavir olduğundan bu rapora itibar etmek yerine uzman elektrik veya elektrik elektronik mühendisi olan bilirkişi veya bilirkişi kurulundan rapor alınması gerekeceği-
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olmasının gerekeceği, somut uyuşmazlıkta, davalının işyerinde, ticarethane aboneliği tesis edildiği anlaşıldığından, davalı tüketici tanımına uymadığı gibi, olayda 4077 sayılı kanun hükümlerinin uygulanmasının da mümkün olmadığı-
Araç kira sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemi-
Borçlar Kanunu'nun 53. maddesindeki (TBK 74) düzenleme gereğince, hukuk hakimi ceza mahkemesinin beraat kararıyla bağlı değil ise de ceza mahkemesinin maddi olgunun tespitine ilişkin tespitleriyle bağlı olduğu-Mahkemece uyuşmazlığın niteliği ve dosyadaki delil durumu gözetilerek ceza mahkemesi davası bekletici mesele yapılarak, sonucu değerlendirildikten sonra bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalı tarafından önceki malik A.D.'a verilen 13.000 TL bedelli iki adet çekin 21.09.2007 tarihli protokol kapsamında verilen çeklerle ilgisi olmayıp 24.01.2008 tarihinde F.B.'nın teslim aldığı Garanti Bankası E.yurt Şubesi 30.08.2008 tarihli 8001292 ve 30.09.2008 tarihli 8001293 nolu çeklerin yerine verildiği açıklanmış olup bu durum karşısında söz konusu çeklerin kira bedelinden mahsubunun gerekip gerekmediğinin bu çerçevede değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği-
Taraflar arasında abonelik sözleşmesi bulunduğu gözetildiğinde, alacağın likit ve muayyen, bir başka deyişle taraflarca önceden belirlenmiş veya basit bir işlemle hesaplanabilecek nitelikte olduğu, hal böyle olunca, mahkemece alacağın likit olduğu gözetilerek icra inkar tazminatına hükmedilmesinin gerekeceği- Davacı şirketin ancak bu konuda bir kararlaştırmanın bulunduğunu ispat ettiği taktirde dava konusu ödenmeyen fatura bedeli alacaklarına 6183 sayılı yasada öngörülen oranlarda gecikme zammı uygulanmasını isteyebileceği, aksi durumda ise, fatura bedellerine son ödeme tarihlerinden itibaren ancak yasal faiz uygulanmasını talep edebileceği-
Dava konusu alacağın varlığı ve miktarının, bilirkişi raporuyla belirlendiği, o halde, dava yargılamayı gerektirdiğinden; mahkemece, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, belirlenen asıl alacak üzerinden %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru görülmediği-
Kira alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve kiralananın tahliyesi istemi-
Taraflar arasında imzalanan 01.10.2007 günlü proje yönetim sözleşmesine göre, davacının, davalıya ait inşaatın; projesine, programına, şartnamelerine uygun olarak yönetim organizasyonunu ve denetimini yapacak ve anılan sözleşmenin 11. maddesine göre de, davalının taşeronlarının verdiği zararları tespit edeceği, davalının taşeron firması olan M. Ltd. Şti.nin , İstanbul 25. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/91 esas sayılı dava ile işbedelinin tahsilini;bu dava ile birleşen davada ise, davalı adi ortaklık, ayıplı imalat bedelinin tahsilini talep ettiği; mahkemece verilen kararda, taşeronun yaptığı kaplama işinin ayıplı olduğu gerekçesiyle, oluşan zararın taşeron M. şirketinden tahsiline karar verilmiş ise de, kararın henüz kesinleşmediği, bu itibarla, eldeki davada verilecek kararı etkileyeceğinden, anılan davanın sonucunun beklenilerek, asıl ve birleşen davada bir hüküm kurulmasının zorunlu olduğu-