İtirazın iptali davalarında, hem icra dairesinin hem de mahkemenin yetkisine itiraz edilmesi durumunda İİK.nun 50.maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın HMK'nın 164. maddesi hükmü uyarınca ön sorun olarak incelenmesi gerekeceği- Mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisi incelenip, yetkisiz olduğu sonucuna varıldığı takdirde dava şartı gerçekleşmediğinden davanın reddine karar verilmesi, icra dairesinin yetkili olduğunun kabul edilmesi halinde ise, mahkemenin kendi yetkisine yönelik itirazın incelenmesi gerektiği-
Vekaletten azil gibi istifanın da taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet edeceği- Haksız azil halinde olduğu gibi, avukatın haklı olarak vekillikten istifa etmesi halinde de işe devam etme olanağı mevcut olmadığından avukatın, haklı istifa tarihi itibariyle muaccel olan vekalet ücreti alacağının ödetilmesini talep edebileceği- Davacı ile davalı arasında imzalanmış olan avukatlık sözleşmesinde, davacı avukatın alacağı ücretin toplam 18.200,00 TL olduğu bunun 9.100,00 TL sinin 10 nisanda kalanın ise 10 mayısta ödeneceği anlaşılmakta olup. mahkemece takip tarihi itibariyle 10 mayısta ödenmesi gereken kısmın henüz muaccel olmadığından bahisle davanın muaccel olan kısmı yönünden kabulüne karar verilmişse de, sözleşmede belirtildiği gibi ve ayrıca istifa tarihi itibariyle davacı avukat dosyadan elini çektiğinden tüm vekalet ücreti alacağı muaccel hale gelmiş olduğu ve bu durumda mahkemece, davanın 18.200,00 TL asıl alacak yönünden kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Davalı ihtilafa konu faturalar yönünden akdi ilişkiyi inkar ettiğine göre, ispat yükünün davacıda olduğu, davacı faturalara konu malları davalıya teslim ettiğini ispatlaması gerekeceği-
Ticari satışlarda zamanaşımı süresinin 6 ay olarak belirlendiği, bu sürenin teslimden itibaren işlemeye başlayacağı, ancak daha uzun süreli garanti verildiği durumlarda zamanaşımı süresinin garanti süresi sonuna kadar uzayacağı-
Taraflar arasında ... tarihli sözleşmenin imzalandığı ve avans olarak davacı yanca ... Euro ödendiğinde uyuşmazlık bulunmadığı, davacı yanca keşide edilen ... tarihli ihtarname ile davalının edimini yerine getirmediği bu nedenle sözleşmeyi feshettiğini bildirdiği anlaşıldığından, bu durumda bilirkişi raporu ile saptandığı üzere akdin yerine getirilmediği ve davacının da ihtar ile akdi feshettiği anlaşıldığından bu fesih doğrultusunda bir hüküm kurulması gerekeceği-
Yasaların yürürlük tarihiyle bağıntılı olmaksızın, kart hamilinin de tacir olduğu durumlarda, kart veren kuruluş ile tacir olan kart hamili arasındaki davalarda görevli mahkemenin "asliye ticaret" mahkemesi olacağı- 5464 s. Kanunun yürürlüğe girmesinden (01.03.2006) sonra ancak 6502 s. Kanunun yürürlüğünden (28.05.2014) önce; kartı veren kuruluş tarafından, "tüketici" sıfatını haiz kart hamiline karşı açılan davalarda, 5464 s. Kanunun 44/2. maddesi uyarınca, dava değerine göre sulh hukuk ya da "asliye hukuk" mahkemesinin görevli olduğu,  davanın, HMK.'nın yürürlüğe girmesinden sonra açılması halinde, dava değerine bakılmaksızın "asliye hukuk" mahkemesinin görevli olduğu; dava, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 s. TTK'nın 6335 s. K. ile değişik 5. maddesi uyarınca asliye hukuk ve asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüştürülmeden önce, asliye ticaret mahkemesine açılmış ve taraflarca iş bölümü itirazında bulunulmamışsa, ortada "görev uyuşmazlığı" bulunmadığından, bu davaya "asliye ticaret" mahkemesince devam edilmesi gerekeceği-
Dava konusu icra takibine karşı borçlunun süresinde yapmış olduğu bir itiraz bulunmadığından takibin kesinleştiği, bu durumda kesinleşen takipten dolayı davacı alacaklının hukuki yararı olmadığından itirazın iptalini isteyemeyeceği, öte yandan; ödeme emrinin davalı borçluya tebliğ edildikten sonra davanı yasal 30 günlük ödeme süresi dolmadan açıldığı, dava tarihi itibari ile temerrüt olgusu gerçekleşmediğinden tahliye isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-
İİK'nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali davasına ilişkin davada, davacının icra inkar tazminatı talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olmasının hatalı olduğu-
Davacı tarafından davalıya noterden bir ihtarname gönderilmiş ise de bu ihtarnamede talep edilen alacak miktarının belirtilmediği, dolayısıyla, anılan ihtarnamenin 818 sayılı BK'nın 101. maddesi anlamında temerrüt oluşmasına dayanak teşkil etmeyeceği, hal böyle olunca temerrüdün takiple oluştuğunun kabulü gerekeceğinden, davacının takipten önceki işlemiş faiz talebinin reddi gerekeceği-